Târikat-ı Âliyye’nin “Prof.” Şeyhi: Mahmud Es’ad Coşan
Tâhir Ceyhun Yıldız
Yedi adet doktora ve çok sayıda lisans tezi yönetti. Mahmud Es’ad Coşan
Hocaefendi, akademik hayatını başarılı bir şekilde sürdürmekte iken
irşad faaliyetleri ile sosyal ve kültürel çalışmalara daha fazla vakit
ayırmak isteğiyle, 1987 yılında emekliye ayrıldı. Bundan sonra hocası ve
kayınpederi Mehmed Zahid Kotku Efendi’den aldığı tebliğ ve irşad
görevini daha aktif yerine getirebilmek için irşâd faaliyetlerine başladı.
Çok etkin bir eğitim, kültür, yardımlaşma, sanat ve yayın hizmetlerinde
insanları teşvik etti. Her şeyin ilk adımı ondan geliyor, sonra ardından
geliyordu. Vakıflar, dernekler kurulmasına öncü oldu. Dergiler, gazeteler
kurdu, kurdurdu. Türkiye’de ayak basmadığı yer kalmadı. Bu alanlarda
birçok çalışmanın başlamasına önayak oldu. Çok sayıda kitap ve makale
kaleme aldı. Kendinden önce gelenlerin başlattığı hadis derslerini
Türkiye’nin birçok ilinde yapmak suretiyle yaygınlaştırdı. Günümüz bazı
ehliyetsiz, hamiyyetsiz, liyâkatsiz entel merdûdların hadislere
saldıracağını görmüştü belki; ki hadislere büyük ağırlık vermişti. Es’ad
Efendi’nin şu sözü onun İslâm, Kur’an, sünnet ve tasavvuf anlayışını çok
sarih
bir
şekilde
izâh
etmektedir:
“Biz hiçbir zaman, şerîatin dışında, Kur’ân-ı Kerîm’e aykırı, Sünnet-i
seniyye’ye aykırı bir davranışı, küçük bir jesti bile tasvip etme zevkinde
ve zihniyetinde değiliz” Bu açıdan kendisinin de çok koyu bir şer’-i şerîf
bağlısı olduğunu söyler ve “hem de, bu böyle sonradan olma bir
hastalık da değil; çocukluğumdan beri olan bir şeydir. İlkokul, ortaokul
çağlarından beri böyle… Bu vasfım hiç değişmedi. (…) Tekkemizin
müridleri terbiye kitabı Râmûzü’l-ehâdîs kitabı… Bunu okutan bir
yerde yetişmiş olduğumuz için, hadisleri uygulamak, Kur’ân-ı Kerîm’in
âyetlerini uygulamak bize göre tasavvuf olduğundan; (…) şer’-i şerîfe
bağlılığımız bizi tasavvufa götürdü.”