Dilhâne Şubat 2019 şubat2019 | Page 69

Târikat-ı Âliyye’nin “Prof.” Şeyhi: Mahmud Es’ad Coşan Tâhir Ceyhun Yıldız Burada bizzat yaşadığım bir anımı paylaşmak istiyorum: Zannederim yıl 2009 idi. Hacı Bektâş-ı Velî hakkında çok da bir şey bilmiyor idim aslında. Ama Eskişehir’de bir kitabevinden Prof. Dr. Abdurrahman Güzel’e âit bir kitap gördüm ve aldım. Kitap, Makâlat-ı Hacı Bektâş-ı Velî. O zaman kitap okumak ile ilgili bir programım, bir usulüm yok. Ne bulursam, elime ne geçerse okuyor idim. Makâlat’ı aldım, başladım okumaya. Aldığım zaman dilimi de Ramazan arefesiydi. Ramazan’da başladım. Bir gece, sahurdan önce okuyordum. Okuduklarım, Hacı Bektâş-ı Velî ile ilgili anlatılanlardan, duyduklarımdan efzâ bilgiler… Makâlata göre; Hacı Bektâş-ı Velî; bir Abdülkadir Geylâni gibi, bir Şâh-ı Nakşibend gibi ehl-i sünnet’i benimsemiş uluğ bir zât… Yukarıda da belirttiğim gibi, kendisine mürid olmak isteyenlere ilk sorusu: “Ehl-i sünnet misin?” olurmuş. Mâlûm tabakanın Hacı Bektâş-ı Velî’si ise; Abdülkadir Geylânî’nin karşısında duran papazlar gibi dinden o denli uzak… Kitabı okurken şu soru belirdi zihnimde: “Hangi Hacı Bektaş? Gerçekten Makâlat’ta anlatılan gibi mi, yoksa her haramı yiyen, imân ve İslâm esaslarını hiçe sayan gürûhun Hacı Bektâş’ı mı?” Bu soruların cevâbını, aynı gece rüyâ yolu ile aldım lâkin bu bizde mahfûz kalsın. O vakitten beridir Hünkâr Hacı Bektâş-ı Velî’ye husûsî bir sevgim vardır. O tarihten sonra hiç rüyâmda göremedim lâkin o rüyâyı da unutmadım. Mahmud Es’ad Coşan Efendi, Matbaacı İbrâhim-i Müteferrika ve Risâle-i İslâmiyye adlı takdim teziyle 1982 yılında Profesör ve konferanslara katıldı, araştırma ve incelemelerde bulundu. Mensubu bulunduğu fakültede Türk-İslâm Edebiyatı, Osmanlıca, Türkçe-Kompozisyon, Farsça ve Arapça derslerini okuttu.