Târikat-ı Âliyye’nin “Prof.” Şeyhi: Mahmud Es’ad Coşan
Tâhir Ceyhun Yıldız
Mehmed Zâhid Kotku Efendi, Abdülaziz Efendi’nin halifesidir.
Gümüşhânevî silsilesinin bir zümrüd-ü ankâsıdır. Mahmud Es’ad
Efendi’nin mürşididir. Mürşidinin damadı olmuştur yani…
Mahmud Es’ad Coşan Efendi, İstanbul Üniversitesi’ni bitirdikten sonra
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Klasik Dîni Türkçe Metinler
Kürsüsü’nü kazanarak üniversitede lisansüstü eğitime başlamış oldu.
Es’ad Coşan Hocaefendi, 1965 yılında XV. Yüzyıl Şairlerinden Hatiboğlu
Muhammed ve Eserleri adlı çalışmasıyla “İlâhiyat Doktoru” ünvanını
aldı. Es’ad Coşan hocaefendi 1972 yılında Hacı Bektaş Velî ve Makâlât
adlı tezi ile doçent ünvanını aldı. Burada şunları söylemek istiyorum:
Hacı Bektâş-ı Velî Hazretleri, her ne kadar ehl-i sünnetin dışında bir
anlayışın pîri olarak lanse edilse de ehl-i sünnet bir Allah Dostu’dur.
Makâlat isimli eserinde okumuştum, tarikatına girmek isteyenlere ilk
sorusu: “Ehl-i sünnet misin?” olurmuş. Sonraki yıllarda ehl-i sünnetten
koparılmaya çalışılmış lâkin ehl-i sünnet Hacı Bektâş-ı Velî’den
kopmamıştır. Bu sözümün kaynağı, delili de Mahmud Esâd Efendi’nin
çalışmalarıdır. Hazret, Hacı Bektâş-ı Velî ve Bektâşîlik, Makâlat-ı Hacı
Bektâş-ı Velî isminde iki eser kazandırmıştır, ilim ve fikir dünyamıza… Bu
eserin şöyle bir yanı vardır. Mâlumunuz Hacı Bektâş-ı Velî’yi bir gürûh
benimser, kendilerinin sayar, kendilerine rehber edinir. Ehl-i Sünnet de
bu büyük veliye sahip çıkar elbette lâkin kamuca yani genel mânada
Hacı Bektâş-ı Velî, yine de o gürûhun imiş gibi bilinir. Ehl-i Sünnet bir
âlim, ehl-i sünnet bir profesör, hattâ bir tarikat şeyhi olarak Esâd Efendi,
bunu yıkmış, Hacı Bektaş-ı Velî’ye sâhip çıkmış. (teşbihte hata olmasın)