Dilhâne Şubat 2019 şubat2019 | Page 59

Köprü Faruk Yıldız Her şey tamam olunca benim gibi üç polisi daha içeri tıkıştırıp fiyakalı bir isim buldular yapacağımız işe: “Müzakere Timi” Vazife gayet açık. Gece gündüz beklemek, niyeti bozan biri çıkınca da koluna yapışıp buna engel olmak. Tam 674 kişi… Evet, geçen yıl tam 674 kişi tırabzanlara tutunup köprüden aşağı sarktı. Her defasında birimiz ekranda bir karartı gördü ve sanki beklediğimiz bu şeyi hiç beklemiyor gibi telaşla diğerlerine haber verdi. Bıkmadan, usanmadan, koştuk ve yetiştik her seferinde. Hepsini, yani neredeyse hepsini, “kurtardık”. Hayat denen muammanın yaşamaya değer bir şey olduğuna ikna ettik insanları. Artık şuna eminim. Hesapsızca ölmek isteyen biri, bunu asla yapmaz. Bir köprüye çıkmaz, pazarlık etmez, beklemez, korkmaz ya da düşünmez. Ölmek ister, bir yolunu bulur ve ölür! Sessiz ve habersizce… İş bize kalmışsa eğer ortada belli ki bir tiyatro vardır. Akıl almaz isteklerin, isyanların, küfürlerin, tutulmayan sözlerin, yalvarmaların havada uçuştuğu; tekrar tekrar oynanan tuhaf bir oyun... Perdeyi her defasında biz kaparız. Yeteri kadar bekler, ezberimizi tekrarlar ve en son alkışlar eşliğinde başrol kahramanımızı sahneden indiririz. Hep aynı şekilde… Uç uca eklenen bu mutlu sonlar teranesinin tek istisnası iki ay önce, soğuk bir perşembe gecesi yaşandı. İki ay önce…Yani ben henüz işinde gücünde biriyken. Yani henüz televizyonlarda adı anılmamış ve birinin ölümüne sebep biri sayılmadan önce... Gececiydik o hafta. Ben ve Hamit…