Gökyüzüne Mi Ahlar?
Hamide Akkaya
Gök ile mazlum arasında bir hesap yoktur belki ama mahşer
gününde bizlerden hakkını ister, hem mazlum hem de gökyüzü.
Zira mazlum, yalnız dualarını uğurlamamıştır ya göğe, ahı da vardır
beraberinde. Zalime, karşı olan, sesine ses olmayanlara, kendine el
uzatmayanlara, ona sırtını dönenlere vs. karşı olan ahı. Yükümüz
çok ağır, her bir mazlumun ahı var üzerimizde, acısına son
veremediğimiz her an da artan kocaman bir yük. Hesap mahşere
kalmasın. Zulmü bitirecek gayreti, uzatacağımız elleri,
çıkaracağımız sesleri, mazlumun kurtuluşuna sebep olacak, her
adımı fazla tutalım ki zulmün karşısında dengeleyelim tüm hesabı.
Mazlum bize baksın; beklediği âminleri biz diyelim; dostu, yâri,
huzuru biz olalım; imtihan sandıklarından aldığı derslerden sebep
olmasın yönelişi, bizim rehberliğimiz neticesinde olsun; birlikte
yöneldiğimiz şeylerin bereketiyle hemhal olalım, ömür bitmeden
benliklerimiz, hep birlikte ecrini bulsun. Zalimse mahşeri beklesin.
O da baksın gökyüzüne. Kendinden uğurladığı insanlığını, vicdanını
görsün, görsün de utansın. Vicdansızlığının bir bedelinin olduğunu
anlasın. Anladığından korksun, korktukça son pişmanlığın fayda
etmeyeceğini bilsin. Ve baktıkça gökyüzüne, mazlumun zaferinin
yakın, kendi yıkımınınsa çoktan başladığını görsün. Bizler de
bakalım gökyüzüne, zafere ortak, yıkıma uzak olmak için. Ve
diyelim ki “gökyüzüne uğurladığımız hesaplar, gününü beklemekte
şimdi.”