Dilhâne Şubat 2019 şubat2019 | Page 108

Uyanışın Şükrü – Seda Nur Demir Oraya giderek İsrail’e bu zulmün karşısında olduğumuzu göstermeliyiz. Kudüs’ün biraz şehir özelliklerinden bahsedecek olursam; Kudüs dini potansiyellerinin yanı sıra tarihi turistik yönleriyle, tarihi çarşıları ile, insanının güzel yüreğiyle, zeytin ağaçlarıyla, nefis yemekleriyle ve birçok menkıbenin hayat bulduğu bir beldedir. Her yolun Mescid-i Aksa’ya vardığı, çarşılarında kaybolmanın lezzeti ise dünya üzerinde hiçbir yere bahşedilmemiştir. Kudüs’ü her ziyaret eden insan çok derinden etkilenir. Öyle ki tıp literatürüne geçen bir sendromu vardır. Kudüs Sendromu. Özellikle şehri ziyaret eden Hristiyan hacılar da bazı belirtiler görülmesi üzerine 1930 yılında literatüre geçmiştir. Hastalık kişinin Kudüs’e gelmesiyle başlayan ve kentten ayrılınca bir süre dini halüsinasyonların, ayrılık acısının görüldüğü bir durumdur. İtiraf edeyim, ben de bu sendroma yakalandım. Ama yakalanmamak elde değil… Döndüğüm zaman final haftamdı. Ama ben bir süre hiçbir şeye odaklanamadım, ders çalışamadım. Her an aklımdaydı sanki Kudüs. Ezan okununca Aksa’da kılacakmışım gibi heyecanlanmıştım. Ama ne var ki sınav haftası gerçeğiyle karşılaşınca geçti tabi! Kudüs’teki son günüm geliyor aklıma... Son günüm, benim doğum günümdü. Kudüs ile yeniden doğdum o gün… En başta Kudüs benim için şükür demiştim ya tam da öyle işte. Nice güzel anlara vesile oldu ki... Şükretmemek elde değil. Artık ayrılma vakti gelmişti bu şehirden. Gönül heybemizi doldurmuş İstanbul’a dönüyorduk. Aramalardan sonra havaalanında namaz kılacaktık. Ama mescid yoktu bizde seccade çıkarıp bir köşede kıldık. En nihayetinde artık uçaktaydık. Hasret şimdiden başlamıştı… Ve ben not defterime son yazımı yazdım. 26.05.2017/ 11.45 108