Uyanışın Şükrü – Seda Nur Demir
Hiçbir ezan böyle dokunmadı yüreğime… Ardından cemaat toplandı
ve hatimli teravih namazı kıldık. Oysaki ilk kez hatimli teravih namazı
kılıyordum. Kudüs bende birçok ilklere vesile oldu. İlk yurtdışı
seyahati, ilk hatimli teravih, Aksa’da iftar, sahur… Namazdan sonra
Filistinli çocuklarla voleybol oynadık, ailelerle tanışıp sohbet ettik. Bir
aile vardı, hala görüşüyorum, bizi evine iftara davet etti ama
zamanımız olmadığı için gidemedik. Teravih namazını kadınlar
Kubbet’üs- Sahra’da kılarken, erkekler ise Kıble mescidinde kılıyordu.
Kubbet’üs-Sahra öylesine ihtişamlıydı ki hala unutamıyorum.
Namazda cemaat öylesine kalabalıktı ki, dışarısı dahi dolup taşmıştı.
Bunda iki durumun etkisi var aslında. Birincisi Ramazan ayı olması ve
dışarıdan da birçok Müslüman’ın burayı ziyarete gelmesi, ikincisi ise
Ramazan dolayısıyla İsrail’in Filistin’in diğer şehirlerimden gelenlere
müsaade göstermesiydi. Bu arada Kudüs’te yaşayan Filistinlilerin
halinden bahsedecek olursam, Kudüs’te yaşayan Filistinlilerin
vatandaşlıkları yok ve geçici bir oturma izni ile şehirde yaşıyorlar.
Hiçbir hak talep edemiyorlar, bazen oturma izinleri dahi ellerinden
alınıyor. Dükkan açma izni çok ağır şartlarda veriliyor ve ciddi vergiler
alınıyor. Kendi vatanlarında sığınmacı gibi yaşıyorlar adeta.
Namaz sonrasında otele doğru yürüdük. Attığım her adımda şehrin
ruhunu hissediyordum. Daha önce peygamberlerin buralardan
geçtiğini bilmek, her adımını daha tefekkür ile attırıyor insana...
Kudüs’te ikinci günümüzde ise Hz.Musa’nın kabrini, Eriha şehrini, Lut
Gölünü, Kıyamet Kilisesi’ni, ve Hz Ömer’in Kudüs’ü fethetmeden önce
şehrin anahtarlarını teslim aldığı Tekbir Dağı’nı ziyaret ettik. Tıpkı Hz.
Ömer gibi bu dağda tekbir getirdik.
104