Dilhâne Şubat 2019 şubat2019 | Page 104

Uyanışın Şükrü – Seda Nur Demir Hiçbir ezan böyle dokunmadı yüreğime… Ardından cemaat toplandı ve hatimli teravih namazı kıldık. Oysaki ilk kez hatimli teravih namazı kılıyordum. Kudüs bende birçok ilklere vesile oldu. İlk yurtdışı seyahati, ilk hatimli teravih, Aksa’da iftar, sahur… Namazdan sonra Filistinli çocuklarla voleybol oynadık, ailelerle tanışıp sohbet ettik. Bir aile vardı, hala görüşüyorum, bizi evine iftara davet etti ama zamanımız olmadığı için gidemedik. Teravih namazını kadınlar Kubbet’üs- Sahra’da kılarken, erkekler ise Kıble mescidinde kılıyordu. Kubbet’üs-Sahra öylesine ihtişamlıydı ki hala unutamıyorum. Namazda cemaat öylesine kalabalıktı ki, dışarısı dahi dolup taşmıştı. Bunda iki durumun etkisi var aslında. Birincisi Ramazan ayı olması ve dışarıdan da birçok Müslüman’ın burayı ziyarete gelmesi, ikincisi ise Ramazan dolayısıyla İsrail’in Filistin’in diğer şehirlerimden gelenlere müsaade göstermesiydi. Bu arada Kudüs’te yaşayan Filistinlilerin halinden bahsedecek olursam, Kudüs’te yaşayan Filistinlilerin vatandaşlıkları yok ve geçici bir oturma izni ile şehirde yaşıyorlar. Hiçbir hak talep edemiyorlar, bazen oturma izinleri dahi ellerinden alınıyor. Dükkan açma izni çok ağır şartlarda veriliyor ve ciddi vergiler alınıyor. Kendi vatanlarında sığınmacı gibi yaşıyorlar adeta. Namaz sonrasında otele doğru yürüdük. Attığım her adımda şehrin ruhunu hissediyordum. Daha önce peygamberlerin buralardan geçtiğini bilmek, her adımını daha tefekkür ile attırıyor insana... Kudüs’te ikinci günümüzde ise Hz.Musa’nın kabrini, Eriha şehrini, Lut Gölünü, Kıyamet Kilisesi’ni, ve Hz Ömer’in Kudüs’ü fethetmeden önce şehrin anahtarlarını teslim aldığı Tekbir Dağı’nı ziyaret ettik. Tıpkı Hz. Ömer gibi bu dağda tekbir getirdik. 104