Dilhâne Şubat 2019 şubat2019 | Page 103

Uyanışın Şükrü – Seda Nur Demir Farklı kültürlerin şehirde yaşamasından tabelalar da nasibini almıştı. Yolculuk Yafa şehrinde son bulmuştu. Yafa Limanı, Hasanpaşa Cami, Deniz Mescidi, Abdulhamid’in Yafa meydanına yaptırdığı Yafa Saat Kulesini ve nice Osmanlı mimarisine ait eserleri gezdik. Burada şöyle bir noktaya değinmek isterim: Deniz mescidi Yafa limanına nazır, sahilin en güzel yerinde çok güzel ve büyük bir mescit. Ama Yafa şehrinin çoğunluğunu laik Yahudiler oluşturuyor. Zamanında Cuma namazlarının kılındığı, bayram namazlarının heyecanını taşıyan ve halkın büyük çoğunluğunu bir araya getiren yürüyüşlerin başladığı bu mescitte artık ezan dahi okunmuyor. Laik Yahudiler ezan sesinden rahatsız oldukları için sadece vakit namazları kılınıyor. Hatta son günlerde bu tarihi mescidin kapatılıp otel yapılması projesi dahi gündemdeymiş. Buraları hızlı geçiyorum. İftarı otelde yaptıktan sonra teravih için Mescid-i Aksa’ya yürüdük. Ramazan olduğu için Aksa’ya açılan kapılar süslenmiş, her yerde esnaflar bir şeyler satıyordu. İnsanlar teravihe yetişmeye çalışıyordu. Yolda, yakamızdaki kartlarda Türk bayrağını görenler bize selam veriyordu ve hoş geldiniz diyorlardı. Adeta hasret gideriyorduk Filistinli kardeşlerimizle… Hatta bir abla beni gördü, hoş geldin dedi. Türkiye’den geldiğimizi duyunca heyecanlandı. Sonra sarılıp ayrıldık. Biraz yürüdükten sonra arkamdan biri beni durdurdu. Az önce karşılaştığım abla, elinde bir poşet ile bana yaklaştı ve bize içinde yiyecekler olan poşeti verdikten sonra bir mahcubiyetle yanımızdan ayrıldı. Filistin insanının güzel yüreğini ortaya koydu adeta.. Yol devam ediyordu. Aksa’ya attığım her adımda kalbim daha çok çarpıyordu. Ve sonunda sarı kubbe dediğimiz Kubbet’üs-Sahra gözüme ilişti. O an ki huzuru hiçbir kelime ile ifade edemem. Sanki ruhum farklı bir dünyanın kapısını aralamış gibiydi… Ben bu duygular içerisindeyken ezan yükseliyordu minarelerden. 103