Dilhâne Şubat 2019 şubat2019 | Page 102

Uyanışın Şükrü – Seda Nur Demir Bu sorulara hep cevap aradım. Bu konuda film izledim, kitap okudum, konferanslara katıldım. Kudüs’ü araştırdıkça merakım daha çok arttı. Gidip tıpkı rüyamdaki gibi 2 rekat da olsa namaz kılmak istiyordum. Kul sıkışmadan Hızır yetişmez derler ya! Ahval tam da öyle. Ben böyle ruh halleri içerisindeydim. Tabi hayatın koşuşturmasına kendimi kaptırdığım o günlerde, okulumuzda bir Kudüs programı olacağını duydum. Üç seminere katılanlar arasından iki kişiyi Kudüs’e göndereceklerini öğrendim. Programların hepsine katıldım. Her programda daha da sabırsızlanıyordum. Sonra o gün geldi, Kudüs çekilişi yapıldı. Ama bana çıkmadı, nasip değilmiş dedim. Yedek çıkmıştım. Kudüs’e, duama bu kadar yaklaşmışken, böylesine uzaklaşmak beni çok üzmüştü… Ama çok şükür ki, aradan kısa bir süre geçti ki asil gidemediği için beni göndereceklerini söylediler… İşte şükür o andan itibaren başladı… Nasip olunca her şey öyle çabuk halloldu ki… Pasaport, vize her şey hazırdı. Tarihler bu kez 23 Mayıs’ı gösteriyordu... Aylardan ise Ramazan… Bir yolculuk başlıyordu. Aziz Şehir İstanbul’dan Kadim şehir Kudüs’e... Tel-Aviv uçağımız kalktı. Uçağımız Ben Gurion Havaalanına iniş yaptı. Sonra pasaport kontrolünden geçtik. İsrail, pasaportlara diğer ülkeler gibi mühür basmıyor. Sizlere geçici bir kalış izni veriyor. Bunu okuttuktan sonra, çeşitli aramalardan geçtik ve havaalanından ayrıldık. Dışarıda bizi bekleyen servise bindik. Yol boyunca şehri izledim ve havaalanında karşılaştığım Yahudileri düşündüm. Havaalanının her yerinde hatta yollarda bazen marketlerde bile İsrail bayrağını gördüm. Her yerde bayrağın olması adeta işgali gözümüze sokuyordu. Gördüğüm tabelalarda Arapça-İbranice-İngilizce kelimeler yazılıydı. 102