Dilhâne Şubat 2019 şubat2019 | Page 10

Şairin Yolculuğu Osman Deniz Ve şair çıkageldi çok uzaklardan Hayal ülkesinden, kelimeler pususundan Ruhun dili lisanlar arasından Büyüsünü yakalamak, sırrını damıtmak için Ki o sözlerin büyüsü, kuşları dilsiz bırakırdı Gökyüzüne atılan oklar gibi, sineleri yaralardı Sükûtu mukaddes bir emanet gibi taşımıştı yıllardır Düşüncelere daldığında dudaklarındaki sessizlik çelik gibi sertti Zambakları utandıran gözleri ıslak ıslak Susadıkça içmişti, ahengini kâinatın Göğe savrulan duman kadar esrik Ve şair çıkageldi çok uzaklardan Çıkageldi fırtınalı inzivasından, sırların billur yollarından Şimşeklerle bezenmiş bulutların ardından Gök kubbede yaldızladığı yıldızların yanından Dağdan dağa, daldan dala sıçrayan güneşle Ses vermeyen yokluk ve hiçlik uçurumlarından aşıp Şimşek sürati ve berraklığında belirdi ufuklarda Eğeri yıldızlarla süslenmiş bir küheylanın sırtında Kasırgaya tutulmuş denizlerin çığlıkları arasından Gökyüzünü aniden bürüyen bir yaz bulutu gibi Renklerini avuç avuç dağıtırken güneş, ufukların ardından Altın işlemeli ipek bir örtünün hışırtısı gibi yayılırken gün ışığı Firuze renkli mesafeleri süratle aştı