Dilhâne Eylül eylül | Page 38

O’nun Kokusunu İzledim Yazı Bertan Rona Doğduğumda annemi kokusundan tanımıştım. Zira gözlerimin gördüklerini, kulaklarımın işittiklerini anlamlandırabilecek durumda değildim. Oysa koku, başkaydı. Onun anlamlandırılmaya ihtiyacı yoktu. Koku, bizatihi bir şey ifade edebiliyordu bana. Annemle kendimi aynı varlık olarak algıladığım günlerdi. Ben annemdim, annem de ben. Doğrusu ya, başkaca bir şey yoktu hayatımda. Ama gün geldi çattı, birden anneme “sen” deyiverdim. Bunu neden yaptığımı bilmiyorum. Ama bana pahalıya patladığını biliyorum. Çünkü ortada bir “sen” olduğuna göre bir de “ben” olmalıydı. Maalesef ki onu arayıp bulmak zorunda kaldım. Evet, “ben”liğimi keşfetmeye başlamıştım. Lâkin çok geçmeden bunun da yetmeyeceğini anladım. Sen ile ben dışında bir varlığın, zorunlu bir varlığın olması gerektiğini hissettim. Adına ise “O” dedim. Kendisini görmediğim, işitmediğim hâlde var olduğunu biliyordum. Üstelik, yeri hiç değişmiyordu. Annemin kucağında “sen, ben, o” derken de yıllar sonra okullarda dil bana yanlış olarak “ben, sen, o” diye öğretilirken de hep aynı yerdeydi. Her şeyden daha sabit duruyordu “O.” 38