Dilhâne Eylül eylül | Page 19

Taşın Ahvali Ş iir Gülay Südâ Yokuş aşağı bırakılmış bir taş gibi Yuvarlanıp gidiyordu hayat. Taşın saatteki yuvarlanma hızını hesaplamayı öğretiyordu gittiği okullar. Taş rengine dönüyordu gözünün gördüğü her yer yaşadığı günlerin sayısı çoğaldıkça Mavinin yeşilin sarının pembenin yerini Kurşuni bir grilik alıyordu. Gri tüm renkleri hızla boğuyordu Hızla boğuluyordu insanlığın içindeki renk Renkli zamanlar yani çocukluğum Betonun ardına hapsediliyordu. Ne anlıyordu ki vaktinin çoğunu taş gibi Bir vücudu olsun diye harcayanlar güzellikten? Oysa güzellik tüm renklerin bir renkte toplanmasıydı taş gibi vücutları olanlar için. Bazı taşlara ederinden fazla değer veriliyordu. Taşın büyüklüğüyle ölçülüyordu aşklar. Kimiyse kendi taktığı taşı taksitle almayı özgürlük sayıyordu. 19