soğukluk vardı. Zaten bu havalar çok hoşuna giderdi, tek
tatil günü olan pazar günleri çıkıp deniz
kenarında yürüyüş yapardı.Yine hayal âleminde
gezerken bir ses dikkatini dağıttı. ’Hayırlı sabahların
olsun Mehmet oğlum.’ Soluna dödüğü zaman çiçekçi
Yaşar amcayı gördü. Bu adam 70 yaşını geçkin,
eşini erken yaşta kaybetmiş, kendini çiçek yetiştirmeye
adamış, tüm sıkıntılarını onlar sayesinde atan
al yanaklı tonton bir görünüşe sahip kendi halinde bir
çiçekçi.’ Hayırlı sabahlar Yaşar amca’ deyip
yürümeye devam etti. Mehmet’in çalıştığı sahaf dükkanı
çiçekçinin iki dükkan yanında dükkanın
önüne gelince anahtarları paltosunun cebinden çıkarıp
kepengi kaldırdı ardından kapıyı açtı. Bu
dükkana her girişindeki o kitap kokusu Mehmet’i
kendinden alırdı. Kahveden bir çay söyleyip
kahvaltısını yaptı. Eline Peyami Safa’nın Dokuzuncu
Hariciye Koğuşu romanını alıp okumaya başladı.
Kitaba o kadar kapılmıştı ki dükkana gelen kadını fark
etmedi. Sonradan fark edip nasıl yardımcı
olabilirim diye sordu. Kadın da Orhan Pamuk’un Sessiz Ev
romanını sordu. Romanı bulup kadına
verirken dağılan saçını arkasına attığında kadın alnındaki
izi fark etti. İçinden yoksa Mehmet dedi ve
öylece kalakaldı.
Devamı gelecek sayımızda...
55