Dilhane Nisan Sayısı nisan | Page 40

BİR KIZIL GONCAYA BENZER DUDAĞIN Rabia Selvanur Şanlı Sanki sokaklar sadece bir şarkıyı ezberlemişti, duvarların haykırdığı bu tanıdık tını bir hastalık gibi dilime takılmış beni de esiri altına almıştı. Eski dostlarımı ziyaretten dönerken minibüste duyduğum narin bir ses beni öylesine içine çekiyordu ki... ilk günden beri hatta doğduğumda bu sözler bana ezberletilmişti sanki. Başımı kaldırıp baktım, herkes kendi halindeydi. Kimse bu garip rastlantıları umursamıyordu. Sokaklarda, dükkanlarda, minibüslerde sadece ben duyuyormuşum gibi. Başlarda fazla umursamadım. Hoş bir ses beni içine çekerse ne kadar zarar verebilirdi ki? Aklımda bu fikirlerle Kadıköy'den 16.25 vapuruna bindim Eminönü'ne kadar güneşli bir İstanbul öğleden sonrasının keyfini çıkaracaktım ancak bir gariplik vardı... Martılar bana ezberletilen şarkının aynısını zikrediyor gibiydiler. Delirmiş olmalıyım ama iyimser olmayı tercih ediyor ve ''gece çok uyuyamadım, ondan herhalde'' diyordum. İçeri geçip oturunca yolculuğum biraz daha sıradan bitiyor, şimdilik bu iyi. Tramvaya binmek için karşıya geçiyorum. ''Kurulur kalplere sevda otağın'' başımı sallayarak narin sesi kendimden uzaklaştırmak istiyorum. Tam o sırada nefesim hızlanıyor. Müthiş bir ses! insanın yüreğini titreten, içine korku tohumu eken şiddetli bir sesle yere seriliyorum. Nefeslerimin arasında ezberletilen şarkı gittikçe büyüyor. ''Kim bilir hangi gönüldür dudağın'' ne olduğunu anlayamıyorum. Bir cam kırılması,belki bir terör saldırısı hiçbiri mühim değil. Ölüyorum. Bağırmak istiyorum.''buradayım, evimde'' demek istiyorum. Ancak ses ürpertici bir şekilde işlemiş yüreğime; ''Bir kızıl goncaya benzer dudağın'' artık gülümsüyorum. Mırıltılar halinde dökülüyor dudaklarımdan. ''Açılan tek gülüsün sen bu bağın'' ah ne trajik bir ölüm, saygısız ve tek bir kelime etmeme dahi izin verilmeyen onursuzca bir saldırı. ah ne hoş bir ses, ses artık ben olmuşum. Mırıltılarım artık duyulur olmuş. Başıma gelen esmer kadın bulanık görüntüde sanki bana eşlik ediyor. ah ne hoş bir gün.. Ölümüm beni bu denli çekmişken, ben hala gülümsüyorum. 40