Dilhane Nisan Sayısı nisan | Page 31

Bize hep: "Arkadaşlarım! "Her şeyin bir ruhu vardır ve biz bu ruhu göremez olduk"" der. Etrafımı durup gözlemleyince hocamın aslında ne kadar da haklı olduğunu bir daha bir daha görüyorum. Sokaklarda, yollarda, çiçeklerde, böceklerde hep bir ruh kaybı görüyorum. Önce kendime sonra size soruyorum. Lale zamanı gelince fotoğraf çekmek dışında hiç gerçekten laleleri görmek için gittik mi Emirgan'a? Ben gitmedim. Evet çok severim orayı her gün bırak her gün giderim fakat yine fotoğraf çekmek için. Ya da başka bir şey. Mesela arkadaşlık ilişkilerimiz, aile ilişkilerimiz bunlarda alıyor muyuz eski tadı? Almıyoruz, alamıyoruz. Bana kalırsa her şeyin ruhsuzluğu bizim ruhsuzluğumuzdan kaynaklanıyor. Ne bileyim yağmur yağınca koşsak sokaklara ıslansak, bahar gelince çiçekleri dansa kaldırsak, şiirler okusak yaptığımız yemeklere, değişmez mi hepsinin tadı? Yani diyorum ki katalım sevdiklerimizle sevmediklerimizi. Mesela burada soğanı düşünelim, pek kimse sevmez ama soğan kavrulmadan yapılan yemek de bir şeye benzemez. Biz de kendimizi kavuralım, ruhumuzu kavuralım. Küçüğü büyüğü ayıralım birbirinden. Parkta oynayan çocukları, camileri dolduran gençleri görünce sevinç dolsun içimiz. Şükredelim en çok, şükredelim Rabbimize. Ruhumuz için şükredelim Küçüğü büyüğü bırakalım şimdi bir kenara. Neyle mutluyuz ona bakalım ve gidelim peşinden. Peşinden gitmezsek unutur bizi, bizde mutlu olmayı unuturuz mazallah. Başta köydeki evimizden bahsetmiştim yazının sonunu da onunla tamamlamak istedim. Köyde yaşarken evi pek hatta hiç sevmezdim. Kocaman ve gereksiz bir evdi. Annem sürekli bostan yapar, ağabeylerim de çiftçilik ve hayvancılık yapardı. Bu tabi benim tanımım. Bir gün öğretmenim bir ödev verdi. Kendimizin olan bir şeyi betimlememizi istedi. O zamanlar hiç yazma yeteneğim yok. Kitaplar şiirler bana yabancı. Fakat çok sevilen ve başarılı bir öğrenciyim. Kötü bir ödev yapmayı kendime yediremem. Koştum ağabeyime. Dedim yardım et en iyisini yapalım ağabey lütfen. Altı kardeşin en küçüğü , şımarık ama bir o kadar da sevdiği kardeşini tabi kırmadı. Ağabeyim bana evimizi betimleyelim dedi. Pek istemedim çünkü ne anlatabilirdi ki? Ama yapmamasından korktum, ses etmedim ve başladı anlatmaya. 31