Dilhane Nisan Sayısı nisan | Page 23

Diz kapağına kadar uzanan siyah paltosu, kahverengi kasketli ve kırmızı kaşkollu bir adam; yokuştan aşağıya, sağlam adımlarla, düşmemek için büyük özen göstererek ağır ağır iniyordu. Pencerenin sokağı gören kısmında bunlar yaşanırken evimizin kapısını döven tokmağın sesiyle irkildim. Annem içerden ‘’Oğlum, Postacı Mehmet Abi geldi, sana paket varmış.’’ diye seslendi. Günledir tekdüze devam eden hayatım bir lahza canlanmıştı ve tekdüzelikten kurtulmuştu. Ansızın gelen bu posta, istemeden de olsa küçücük bir heyecan fırtınası yaratmıştı hayatımda… Paketi aldığım gibi odama koştum. Annem, bu ansızın ve nerden geldiği belli olmayan bu paketi hiç sorgulamamış, ben de neden sorgulamadığını merak etmemiştim. Paketi masamın üzerine koyarak incelemeye başladım. Paketi narin bir biçimde açarak içerisindekileri tek tek çıkarttım. Paketin içerisinden, ‘ Üzerinde …’e yazan bir zarf, halkasında tek bir anahtar takılı olan ve üzerinde‘’KK’’ yazan anahtarlık ve Reşat Nuri’nin Çalıkuşu romanı vardı.’ Anahtarlığı ve kitabı masanın köşesine koyup zarfı elime aldım. Zarfa zarar vermemeye çalışarak küçük dokunuşlarla açtım. Bana ithaf edilen bu mektupta: Sevgili… Sana bu mektubu, benim için huzurun hüküm sürdüğü, çok uzak diyarlardan yazıyorum. Bir daha dönmemek üzere mahallenizden ayrılıyorum. Sizin gibi güzel insanlardan ayrılmak benim için çok üzücü, artık sizlerle olamayacağım. Bunca yıldır asıl huzurgâhımı ararken bana geçici olarak bir huzurgâh tesis ettiğiniz için sizlere müteşekkirim. Ben kimim? En çok bu soruyu merak ediyorsun değil mi? Ben zamanında İstanbul’un en zengin kitapçılarından birisiydim. Sahaflar Çarşısı’nda dükkânlarım, yayınevim ve kırtasiyelerim… Hayatımı değiştiren ve beni sükûta mahkûm eden olay da sahaflarımdan birinde yaşandı. Bundan tam yirmi yıl önce, bir temmuz sıcağında, tozlu kitap rafları arasında; servi boyu, kocaman kara gözleri, beline kadar uzanan sarı saçları, kara ve kalın kaşları, narin ve bembeyaz elleriyle, onu görmeden önce tahayyül edemeyeceğim, inanılmaz bir kadınla tanıştım. O zaman boylu, poslu yirmi beşlik civan bir delikanlıydım, bakma şimdi o ağarmış saçlarıma, sakalıma… O zaman kitaplardan başka bir şeyi sevebileceğimi düşünmüyordum. Bu kadın benim düşüncelerimi boşa çıkarmıştı. 23