BES-İN Dergisi Nisan 2017 | Page 28

erman bana kepek ve rüşeym, beyaz ekmekte bulunmaz. Bu kısma ufak bir parantez açıp rüşeymin tam olarak ne olduğu, niçin gerekli olduğu hakkındaki soru işaretlerine bir son vermek istiyor Erman Bey. Birkaç sene öncesinden basına “afrodizyak etkisi var” başlığıyla damgasını “Üç beyazdan uzak duracaksın arkadaş!” der genel geçer bir halk efsanesi. Madem öyle, siz sağlık severleri hali hazırda klişelerden bir an olsun uzaklaştıracak bu eşsiz mekânı tanıtmak farz oldu bizlere. Bröd; fikir patentini Erman Girgin’in üstlendiği, üç beyazın üçünü de alabildiğine masumane bir biçimde kullanıp ekmeğe dönüştüren bir lezzet diyarıdır. Avrupa insanı buraya “bakery”, yurdum insanı ise “fırın” der. Gelin, biz Erman beyin samimi söyleyişiy- le “ekmekçi” adını verelim bu özgün oluşuma. Peki, nerededir bu ekmekçi? Mutfağında neler döner? Küçük bir işletme halini alana kadar hangi safha- lardan geçmiştir? Her şeyden önce, kimdir bu fikri hayata geçiren orijinal girişimci? Erman Girgin, yaklaşık her on İİBF fakültesi mezunun yedisinin geçtiği yoldan geçerek aklını başka gönlünü bambaşka bir yere sarar. Sizin anlaya- cağınız, Sabancı Üniversitesi Ekonomi bölümünde okuduğu sıralar restorancı olmayı düşlemektedir aslında. Mezun olduktan sonra yüksek lisansını turizm üzerine yapar ve MSA’da (Mutfak Sanat- ları Akademisi) aşçılık eğitimi alır. Tüm bu süreç ona hayata dair amaçları doğrul- tusunda bir farkındalık getirir ve aslında restorancı olup “biraz ondan biraz da bundan” yapmak yerine tek bir ürün üzerine yoğunlaşmak istediğini anlar. Tam da bu düşünceyle kendini evde ekmek yapıp Instagram’da #ermanba- naekmekyap etiketini yayarken bulur. Bu sayede, talep doğrultusunda ekmek yapıp satar ve dijital dünya aracılığıyla “Türkiye bu oluşuma hazır mı?” sorusuna yanıt arar. Şaka bir yana, Bröd markası- nın prototipidir işte bu etiketidir. Asıl hikâye, tam da bu noktada başlar. Müşteri ekmeklerden memnun kalır, Erman bey sorusunun cevabını alır ve ları ortaya koymuş. Malum, bu çeşitlerin Malum, bu çeşitlerin arasında saf beyaz undan yapılmış ekmek bulmak mümkün değil. Nedeniyse oldukça açık, beyaz ekmek içerisinde yalnızca endosperm bulunduran bir besindir ve tam buğday ekmeğinin aksine insan vücudu için gerekli besin değerlerini barındıran kepek Bröd, Nişantaşı’nın güzide bir yerinde hayat bulur. İşin hikâye kısmını bir yana bırakırsak, sizlerin ve elbette bizlerin ilgisini uyandırabilecek belli başlı soruları Erman beye yönlendirip, oldukça da doyurucu cevaplar aldık. Öncelikle, müşterilerin en çok beğenisi toplayan ekmek türü olan Bröd, ismini bu küçük işletmeye de vermiştir. Tam buğday ve buğday karışımdan oluşmakla birlikte içerisinde deniz tuzu barındırır ki bu seçim oldukça ilgimizi çeker. “Neden deniz tuzu?” sorusunu sorduğumuzda ise “ekmeğe biçimsel olarak düzgün bir form vermesi bir yana, katkısız bir ürün oluşu da cabası” yanıtını alıyoruz. Biz ekmeğin içeriği hakkında biraz daha olsun bilgi alabilmek adına çabalarken Erman Bey aklımızdakileri döküyor bir bir kelimelere. “Neden ekşi mayalı ekmek?” mesela. Ekşi mayalı ekmeğin glisemik indeksi konvansiyonel maya ile yapılmış ekmeklere oranla düşük olması, şekerin kana karışımını yavaşlatır. Bu sayede de bireyin düşük glisemik indeksli besinleri tüketmesi kan şeker düzeyinin daha dengeli seyretmesini sağlar. Tüketilen ekmeğin çeşidi de bu noktada ayrı bir önem arz ediyor. Örneğin Bröd, mütevazı mutfak kadrosunun ürünleri olan muhtelif ekmek seçenekleriyle müşterinin karşısı- na geçmiş ve damak tatlarına göre çavdar, cevizli çavdar, tam buğday, siyez gibi birbirinden enteresan karışım- vurup bazı kesimlerde skandal yaratan rüşeym, öyle tek bir maddeyle tiye alınacak kadar basit bir kısım değildir. “Buğdayın özü olarak da adlandırı- lan bu bölge, buğday tanesinin embriyosudur ve içerisinde bitkisel kökenli E ve B vitaminlerini barındırır. Lif açısından oldukça zengin oluşu da tokluk seviyesi artışının garantörüdür diyebiliriz. Tabii şimdi biz her ne kadar “rüşeym, buğday ekmeğinin içinde bulu- nur.” demiş olsak da aklı- nıza yanlış bir genelleme sokmak istemeyiz. Fabrika ortamından çık- ma tam buğday ekmeği , genelde rüşeym miktarını olabildiğince minimalize eder ki ekmeğin raf ömrü uzasın. Bröd’ün mutfağından sizlerin mutfağına ulaşan ekmek ise iki günlük meşakkatli bir üretim sürecini izledikten sonra haftalarca mutfağınızdan midenize gidecek yolu bekleyecek kadar sabırlı bir gıda değildir. İki günlük süreç diyoruz ki bu abartı maksatlı sarf edilmiş bir cümle değil. Sizin çarşamba sabahı aldığınız bir ürünün üretimine, mutfak kadrosu pazartesi sabahından başlamış oluyor esasında. Sizin anlayacağınız; Bröd, bir kez daha bizlere kaliteye ulaşmanın düşünüldüğü kadar kolay ol- madığını yoğun çalışma- larıyla gösteriyor. Bu güzel sohbete son verirken Erman beye değerli vaktini bize ayırdığı ve Türkiye’ye böyle bir açılımla geldiği için teşekkür ediyoruz. Olur da siz de kendi evinizde ekşi mayalı ekmek denemesi yapmak isterseniz, Erman beyin zama- nında daha aktif kullandığı “mutfakoloji” bloguna sizleri davet ediyoruz. Size tavsiyemiz, olur da kendinizi ezkaza Nişantaşı’nda bulursanız, Bröd’e uğra- mayı ihmal etmeyiniz. ekmek yap