BES-İN Dergisi Nisan 2017 | Page 24

güncel zenginliğini açığa çıkarmaya yönelik bir şekilde değişmiştir. 15. yüzyılda çeşitlilik daha az iken 16. yüzyılda ise Osmanlı Saray Mutfağının en görkemli yıllarını yaşadığı anlaşılmaktadır. Bunun iki yüzyıl sonrasında da bu görkemli dönem devam etmiştir. Günümüzde ise küresel- leşmenin tüm dünyada meydana getirdiği kitle kültürü, küresel iradenin baskın gücüyle; toplumların yaşayış ve algılayış tarzlarını, insanların tüketim alışkanlıklarını değişime uğratmıştır. Değişime uğrayan mutfak kültürleri ve beslenme alışkanlıkları sebebiyle günümüzde, sağlıklı ve kaliteli bir yaşam- dan söz etmek neredeyse mümkün değildir. Son yıllarda enzim ve ferman- tasyon teknolojisindeki değişmelerle hayatımıza giren genetiği değiştirilmiş y azan: mısra taşkıran [email protected] İnsanın büyüyüp, gelişebilmesi, üremesi ve her türlü aktivitesini istenilen şekilde yapabilmesi ancak yeterli düzeyde enerji elde etmesiyle mümkündür. Her canlı gibi insanlar da ihtiyaç duyduğu enerjiyi, yaşadığı çevredeki enerji içerikli besinlerden karşılar. Yaşamımız için gerekli olan ve yiyeceklerimizde bulunan besleyici niteliği yüksek maddeler besinlerimizi oluşturur. İnsanın ilk yeryüzünde görüldüğü andan günümü- ze gelinceye kadar beslenme ihtiyacını karşılama şekli, birçok farklı evreden geçmiş ve giderek her toplumun yaşadı- ğı yere ve yaşam biçimine uygun olarak ni başka yörelere taşıyarak mutfak kül- türünün çeşitlilik kazanmasında önemli bir rol oynamışlardır. değişerek günümüze kadar gelmiştir. Başlarda avcı toplayıcı bir kültürle yaşam biçimini şekillendiren insan türü, yerleşik hayata geçtikten sonra çevresel koşullara ve gelişmişlik düzeylerine bağlı olarak çeşitli mutfak kültürleri ortaya çıkmıştır. Son 100-150 yıllık süreçte ise dünyada sanayileşmenin yaygınlaşması ve iletişimin kolaylaşması beslenmede küreselleşmeye doğru gidişin bir sebebi olmuştur. Toplumlardaki bu değişim süreçleri insanların yaşam kültürlerini de büyük ölçüde etkilemiş ve göç, evlenme gibi sebeplerle taşınan tüketiciler kendi yörelerine ait yemek ve mutfak kültürleri biyolojik bir zorunluluktur. Değişik besinlerin tat vericilerle birlikte hazırlanıp pişirilmesi işlemi olarak tanım- lanan yemek, bir yiyeceği ifade ettiği gibi, aynı zamanda yiyeceğin hangi malzemelerle, ne ölçüde, hangi araç gereçle hazırlanacağı, nerede ve hangi yöntemlerle pişirileceği, nerede saklanıp, nasıl servis edileceği ve tüketileceği anlamında da kültürel bir olguya işaret etmektedir. Yemek, geçmişten günümü- ze toplumlarda kültürel bir olgu ve Mutfak, Arapça “Matbah” kelimesinden Türkçeye geçmiştir ve yemek pişirilen yer, aş damı anlamına gelir. Pek çok kaynak, dünyanın en zengin ilk üç mutfağı ara- sında Türk Mutfağını da saymaktadır. Türk Mutfağını ilk üçe taşıyan çeşit zen- ginliğinin, Orta Asya ve Anadolu top- raklarının sunduğu ürünlerdeki çeşitlilik, farklı birçok kültürle yaşayan, etkileşen ve nihayet Selçuklu ve Osmanlı gibi im- paratorlukların saraylarında keşfedilen yeni tatlar sayesinde geliştiği bilinmek- tedir. Osmanlı Saray Mutfağında birçok kültüre özgü yemekler yan yana sunu- lurken, en başta mütevazı olan menüler yüzyıldan itibaren ülkenin gücünü ve organizmaların gıda sanayisinde kullanılması her ne kadar üretimi arttırmış ve kaliteyi yükseltmiş olsa da bu besinle- rin toksik olabileceği, bağışıklık sistemi bozuklukları ile viral enfeksiyonlara yatkınlık gibi birçok etkisinin olabileceği belirtilmiştir. Son yıllarda bu tarz beslen- me şekillerinin artması, özellikle gençlerin hareketten yoksun bir yaşam sürmesiyle beraber birçok sağlık sorununu berabe- rinde getirmiştir. Bu sorunlardan en büyüğü olan obezite dünyada ve ülkemizde giderek diğer beslenme bozukluklarının da önüne geçmeye başlamıştır. İnsanlar fenotipik özellikler açısından büyük farklılıklar gösterebilirler. Bireylerin boy, kilo vb. özellikleri hem kalıtsal hem çevresel faktörlerden etkilenirken, yemek tercihleri sosyal, ekonomik ve kültürel faktörlerin de etkisinde kalır. Yapılan araştırmalar, bireylerin sağlıklarını, yemek tercihlerinin yüksek oranda etkilediğini göstermiştir. Besinlerin gen ekspresyonunu etkilemesi ya da bireyin genotipine bağlı olarak besin öğelerinin metabolizmasının değişmesi kişilerin sağlık durumu üzerin- de etkin bir rol oynamakta ve farklı sağlık durumlarının ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Bu tarz sağlık sorunlarının, başta obezite olmak üzere, önüne geçebilmek amacıyla bireylerin fenotipik özelliklerine, yaşayış şekillerine bağlı olarak, günümüzdeki düzensiz ve sağlık- sız beslenme biçimlerinden farklı, kişiye özel diyetlerin düzenlenmesi gerekmek- ktedir. Geleneksel Anadolu Mutfak Kültürü yüzlerce hatta binlerce yıllık çabaların so- nucu ortaya çıkmıştır. Bu da başlangıçtan itibaren farklı dönemlerde ve zamanlarda gelen birçok topluluğun payı yadsına- maz niteliktedir. Çünkü farklı yerlerden ve farklı zamanlardan gelen toplulukların her birinin mutfak kültürü, Anadolu Mutfak Kültürünün gelişimini etkilemiş ve çeşitlenmesinde önemli rol oynamıştır. Geleneksel Mutfak Kültürü’nün yaygın olduğu eski dönemlerde ekilen ya da yetiştirilen bitkiler o yörede yüzlerce hatta binlerce yıldan beri üretildiği için o yöreye adapte olmuş, doğal bitkilerdi. Eti, sütü, yumurtası, derisi için beslenen hayvanlar da yöreye adapte olmuş do- ğal bitkileri yediklerinden ve temiz kırlarda dolaş- tıklarından etleri, sütleri ve yumurtaları sağlıklı, doğal ve besleyici oluyordu. Elde edilen besinlerin toplanma- sı, depolanması için yapı- toplanması, depolanma- sı için yapılan işlemler elde ve doğal işlemler- den geçirilip, küplerde, tahta ambarlarda ve be- sin saklama kuyularında muhafaza edilip depo- landıklarından görünüm, yapı ve içeriklerini koru- yorlardı. Yemeklerin kil- den, porselenden, kalın kalaylanmış bakırdan ya- pılmış kaplarda odun veya odun kömüründe yavaş yavaş pişirilmesi besinlerin doğal yapısı koruduğu için yemeklerin görünümü, lezzeti ve kokusu hoş ve farklılık- lar gösterebilirler. Birey- lerin boy, kilo vb. bağlı olarak, günümüzdeki dü- zensiz ve sağlıksız bes- lenme biçimlerinden farklı, kişiye özel diyetlerin dü- zenlenmesi gerekmekte- dir. Geleneksel Anadolu Mutfak Kültürü yüzlerce hatta binlerce yıllık çabaların sonucu ortaya çıkmıştır. Bu da başlan- gıçtan itibaren farklı dönemlerde ve zamanlarda gelen çeşitlenmesinde “Son 100- 150 y ı l l ı k sür eçte i se d üny a d a sa na y i l eşmeni n y a y g ı nl a şma sı v e i l eti şi mi n k ol a y l a şma sı b esl enmed e k ür esel l eşmey e üresel d oğ ru g i d i şi n b ir s ebebi ol muştur. ”