KÜTÜPHANE BÜLTENİ
Ekim 2016
Kitap hayatımızın parçası, vazgeçilmezi olmalı. Onsuz olamamalıyız. Bir anlamda “aşk ilişki-
si” de diyebiliriz buna. “Aşk olmadan meşk olmaz,” derler! Bu atasözü kitap için de geçerli!
Aynı süreçte birden fazla türde kitap okuyabiliriz, hatta okumalıyız. Günün her saati aynı
enerji ve duygu durumunda olmayabiliyoruz. Bu duruma göre günün belli zamanlarında deneme,
sonra roman ya da şiir okuyabiliriz örneğin. İlle de tek bir kitabı elimize alıp bitmeden yeni
bir kitaba geçmemek doğru değil.
Kitap okuma serüvenimizi sistematik sürdürmek de verimlilik açısından çok önemli. Yani ilgi-
mizi çeken konuları sırasıyla, o konunun temel kitaplarını okuyarak öğrenmek daha iyi gibi. “Bir
o konudan bir bu konudan” okumak en azından bu serüvenin başlangıç aşamalarında kaçınılması
gereken bir durum. Örneğin, bir dönem felsefe, psikoloji, sonra ekonomi, sosyoloji, sonra ta-
rih, edebiyat vb. gibi gitmek sanki daha verimli kılıyor okuma sürecimizi. Belirli bir birikime
ulaştığımızı düşündüğümüzde bu sistematikliğe gerek kalmayabilir.
Bu arada, kitaba iyi davranmak, sayfaları 90 dereceden fazla açmamak, katlamamak, çizme-
mek gibi saplantıları olan yetişkinlere de saygı duyabiliriz. Ancak özellikle bebekleri ya da çok
küçük çocukları kitap yırttı diye suçlamamalı, cezalandırmamalıyız. Onlar, yırtma duygusunu
bir süre yaşadıktan sonra bundan vazgeçeceklerdir. Onlara, kitabı korkulacak kutsal bir nesne
gibi göstermemeliyiz. Yoksa kitaptan korkar ve uzaklaşırlar. Hatta onun yüzünden azar işittiği
için kitaba küsebilirler.
İnsan hangi amaçla okursa okusun, yeter ki okusun. Sadece “sığınma/kaçma” amaçlı okuma
uzun sürerse ya da sadece bu amaçla okumaktan vazgeçmezsek, okuma eylemi bizim için zarar
verir demeyelim ama biraz sorunlu hale gelebilir.
Eklenebilecek başka bazı noktalar da olabilir tabii.
Evet, okumak, çok okumak ama ille de verimli okumak.
Bir de okumayı hayatla ilişkilendirmek, yani kendimizden başlayarak hayatı kitapla değiştir-
mek gerek.
İyi okumalar.
11
11