Automagg HAZIRAN 2018 | Page 4

EDİTÖR MERT YILMAZ 100 YILI AŞAN TARİH T ürkiye otomobil ve ticari araç üreti- minde yeni değil. Markalar yabancı olsa bile tamamen bizim geliştirdiğimiz mod- eller Avrupa hatta dünya yol- larında dolaşıyor. Bu anlam- da Ar-Ge ve ürün geliştirme konusuna yabancı değiliz. Yani sadece bir montaj san- ayimiz olduğu kesinlikle söylenemez. Diğer yandan yerli otomobil tartışmaları da sürüyor. Hatta üretecek grup da belli oldu. Ben bu projenin altından kalkacak bilgi birikimine sahip old- uğumuzu düşünüyorum ve destekliyorum ama bir yan- dan çok da mutlu değilim. Bunları yazmamın nedeni, geçen ayki Fransa gezimde, bu işlere başlamak için ne kadar geç kaldığımız ya da kaldırıldığımız duygusunu hissetmem. Kısaca elektrik devrimini de kaçırmamak için yerli otomobil projesi çok önemli. Şimdi yine Peugeot Müze- si’ne dönelim çünkü yerli otomobil projesini anlamak için markaların tarihini de iyi yorumlamak gerekli. Yani içten yanmalı motorlu bir araçla, tarihi 100 yılı aşan Peugeot gibi markalarla boy ölçüşemezsiniz. Ama elek- trikli araç devrimine ye- tişmemiz mümkün. Dedim ya 1900’lerden önce üretim yap- maya başlamış bir markadan bahsediyoruz. Müzedeki ilk Peugeot modelleri, önünde at olmayan at arabalarına ben- ziyor. Yani o kadar eski bir 04 | marka. Hatta dünyanın ilk üreticilerinden. Dev Rolls- Royce’ları andıran lüks mod- elleri de var, minicik Bebe adındaki modeli de. Müzeyi görünce bir markanın kim- liği nasıl oluşuyor çok iyi anlıyorsunuz. Daha 1900’le- rin başında küçük şehir içi otomobillerine kafa yorma- ya başlamışlar hatta yakıt tüketimine de ciddi önem vermişler. Fransızlar, bugün baktığınızda da küçük otomo- biller ve yakıt tüketiminde çok başarılıdır. Demek ki bir noktaya gelmek için çok uzun süreli bilgi birikimine ihti- yaç duyuluyor. Otomobil hastası arkadaşlar bana hep sorar, Fransız oto- mobilleri rallilerde nasıl bu kadar başarılı diye. Müze, bu sorunun cevabını bile veriyor. Peugeot’nun çok eski modelleri bile Afrika toprağından, Monaco asfal- tı-buzuna kadar her yerde yarışmış. Tabii sadece ral- liden bahsetmiyorum, For- mula 1’den Pikes Peak’e kadar motorsporlarının her alanın- da Peugeot imzasını görmek mümkün. Bu noktada, Fransızların nasıl bu kadar iyi hot hatch’ler yarattığına da şaşmamak gerekli. Yarışlar- dan elde edilen bilgi biri- kimi, yol otomobillerine de yansıyor. Sonuçta yol tutuşun sırrını yıllar önce çözmüşler. Bütün bunları el- bette biliyordum ama müzeyi dolaşınca bir kez daha kaf- anıza yerleşiyor ki, tarihi olan markalar günümüzde de farklı işlere imza atıyor. Nasıl Mercedes müzesini gezdiğinizde lüks ve konfo- run gelişimine tanıklık edi- yorsanız, Ferrari müzesinde safkan performans nasıl yaratılır dersi alıyorsunuz. Tabii sadece tarih yeterli değil, uzun zamandır üretim yapan ama belli bir konuda uzmanlaşamamış birçok mar- ka da var. Hep merak ederdim, bu gezide onun da cevabını aldım. Sonuçta tasarımcı ve mühendisler belirli periyot- larla değişiyor. Yöneticiler de tabii ki. Hatta patronlar gidiyor, milliyeti tamamen farklı bir grup kontrolü ele alıyor. Tüm bunlara rağmen bazı markaların karakteri hiç değişmiyor. Bunu nasıl başarıyorlar çok merak ederdim. Müze ziyaretinden önce gezdiğimiz PSA arşivi bana bu cevabı verdi. Sadece Peugeot ve Citroen değil grup bünyesindeki Talbot ve Simca gibi bütün markaların aklınıza gelecek her detayı saklanmış. Ufak bir reklam broşüründen sözleşmelere, teknik çizimlerden video’lara kadar ne ararsanız var ve tüm bunlar dijitalleştirilmiş ya da üstünde uğraşılıyor. Son olarak şunu da belirt- mek gerekir ki, eski bir Peugeot modeliniz varsa artık parça bulmanız sorun olmayacak çünkü Peugeot Classic parça tedarik etm- eye başlıyor. Hatta sıfırdan üretilmiş parçalar bile ola- cakmış. Ne dersiniz, bir Peu- geot 504 toplasak mı?