1967’de Arnold Layne single’ı ile müzik dünyasına heybetli bir giriş yaptı.
Şöhrete uzanan basamakların tırmanılması da pek vakit almadı, zira
1970’de çıkan “Atom Heart Mother”
albümü orkestrayla kaydedilen 23 dakikalık aynı isimli ilk şarkısıyla o dönemin en çok satan albümü olmuştu.
Grup üyeleri daha sonra bu albümü
beğenmemiş olsalar bile deneyselliği,
ses efektleriyle Pink Floyd ile bütünleşecek elementlerin bulunduğu ilk albüm olmuştu.
7
Albümün ismiyle ilgili soru soran gazetecilere grup üyelerinden
Nick Mason
şöyle cevap
veriyordu:
“Her şey atomik bir
kalp makinesiyle
hayata
fenêtre • Kış • 2015 • Sayı 6
“Her şey atomik bir kalp
makinesiyle hayata
bağlanmış hamile bir kadının
gazete manşetine çıkmasıyla
başladı. Dünyanın annesini
ya da dünyanın kalbini
düşünmek istiyorsan
ineklerle başlık arasındaki
bağlantıyı da görürsün.”
bağlanmış hamile bir kadının gazete
manşetine çıkmasıyla başladı. Dünyanın annesini ya da dünyanın kalbini
düşünmek istiyorsan ineklerle
başlık arasındaki bağlantıyı
da görürsün.”
Grubun 8. albümü “The
Dark Side Of The Moon”
(1973) her anlamda bir
dönüm noktası oldu.
Syd Barrett’ın mental
stabilitesini kaybetmesi üzerine gruptan ayrılışı ve
ye-
Kaynak ▶ www.en.wikipedia.org
rine David Gilmour’ın alınması grubun müzikal stilini yeni baştan yarattı.
“The Dark Side Of The Moon’u müteakiben piyasaya sürülen albümlerde
bu stil değişikliği barizdir. Akıllara
durgunluk veren bir başarı yakalayarak dünyada en çok satılan ikinci albüm olan “The Dark Side Of The Moon”, isminde görüldüğünün aksine
astronomik bir anlamdan ziyade, bireyin psik