Spor, ne yazık ki insanlar
tarafından unutulmuştur.
azından ben öyle biliyordum. Geldiğimiz şu anki noktada (ki duygusal
boyuta hiç değinmiyorum) spor,
kendi endüstrisini yaratmış, keyif
zevk gibi faktörler geride kalmış, aynı bir makine gibi çarkları ve çıkarları oluşmuş durumda. Elbette bu
çarklar her sektörde olduğu gibi bilindik ‘bazı insanlar’ tarafından tutulmuş. Bir zamanlar ağabey diye anılan
kulüp başkanları yerlerini takımındaki oyuncuları sayamaz halde olan
şirket yöneticilerine bırakmış, bu yeni nesil başkanlar ise antrenmanlara
uğrayıp hal hatır sorma âdetini telefonlara çıkmama alışkanlığı ile değiştirmiş vaziyette.
Ülkemize bakacak olursak çok daha
farklı bir sorun ile karşılaşıyoruz. Örnekle açıklayacak olursak futbol adeta siyasetle ayrılmaz bir bütün olmuş
halde, yine bu yeni nesil kulüp başkanları seçildikten hemen sonra ilk iş
olarak yetkilileri ziyaret etmeyi görev
edinmiş gibiler. Dünyadan farklı olarak böyle bir soruna sahip olmamız
garip olmakla beraber futbolumuz ve
sporumuz için de bir hayli üzücü.
Son zamanlarda dünya genelinde
moda haline gelmiş gibi futbol takımı satın alan petrol zenginleri görüyoruz. Bazı takımlar ise sanki bir şirketmiş gibi halka arz ediliyor buna
bir de bahis siteleri eklenince bir zamanlar tutku sevgi gibi sözcüklerle
anılan takımlar maddi anlamda güçlü güçsüz herkes için bir yatırım aracı haline geliyor.
Peki bunun ne gibi sonuçları oluyor.
İlk olarak göze çarpan trajik bir sorun var: İnsanların dikkatini çok fazla alıkoyduğu için düşünme mekanizmalarını ele geçiriyor ve buna
dâhil olan sevgi faktörü de bu yüksek
ücretleri, oyuncu bonservislerine biçilen mantıksız paraları garipsememeye, sorgulamamaya başlıyor. Hal
böyle olunca en başta verdiğim sayılar yalnızca ‘sayı’ olarak kalıyor ve Tiger Woods bir yıl içerisinde 80 milyon dolar kazanıyor. İkinci sorunumuz ise biraz daha duygusal.
Hikâyeleri ile büyüdüğümüz parayı
elinin tersiyle iten, boş sözleşmeye
imza atan Metin Oktay gibi isimlerin
nesli tükendi tükenecek, onların yerine gelen isimler ise bir gün önce el
sıkışıp bir gün sonra parayı gerekçe
göstererek ezeli rakiplere imza atan
cinslerden. Yenilgiye üzülmeyen, taraftarı küçümseyen, üzerindeki renkleri araç olarak gören ve onlara saygı
duymayan bir sporcu topluluğu gün
geçtikçe sayısını arttırıyor.
Sonuç olarak bugün geldiğimiz noktada, para ve insanoğlunun buluşması bir kez daha görmeye alışkın olduğumuz sonuçları doğurmuş ve tüm
öncelikleri eline geçirmiştir. Derbi
maçları öncesi takımının formasıyla
uyuyan dünün çocukları büyümüş,
sevgilerini borsada takımlarının hisselerini satın alarak göstermeye başlamışlardır. Spor, başarısız sektörlerde sık sık gördüğümüz gibi, yaptığı işin temelini bilmeyen insanlar tarafından yönetilmeye başlanmış (özellikle ülkemizdeki futbol) ve sporun,
hayatın içinde bizim de yaptığımız
gibi, neden başladığı, asıl amacının
en başında ne olduğu, hangi duygularla bize kendini sevdirdiği bugünlere gelememiş, ne yazık ki insanlar
tarafından unutulmuştur. ◼
26
fenêtre • Kış • 2015 • Sayı 6
Allende’ın konuşm