fênetre
Büşra Cavas
[email protected]
Bir Fincan Kahve ile İki
Zarın Peşinde
Bir fincan kahve, iki zar, sohbet, muhabbet… Bu dört kavram masa başından
uğultuların yükseldiği kahvehaneleri anlatmak için önemli elbette..
B
ir fincan kahve, iki zar, sohbet, muhabbet…
Bu dört kavram, masa başından uğultuların yükseldiği kahvehaneleri anlatmak için önemli elbette.
Köşe başlarında erkeklerin bir sohbet durağı olarak gördükleri kahvehanelerin tarihi epey eskiye dayanıyor. Hatta Osmanlı’nın son dönem
değişimlerini izlemek için belki de
kahvede bir masaya oturmak yeterli,
halkın nabzı burada atıyor. SöylentiOsmanlı’nın son dönem
değişimlerini izlemek için
belki de kahvede bir masaya
oturmak yeterli, halkın
nabzı burada atıyor.
ler, eğlenceler, oyunlarla dolu bu
mekanların tarihte tozlu sayfalara
sıçrayan bir öyküsü var.
İSTANBUL’DA İLK
KAHVEHANE
14. yy da Ortadoğu’ya, Hindistan’a,
Asya ülkelerine yayılan kahve, Yavuz Sultan Selim’in Suriye’yi, Mısır’ı,
Hicaz’ı almasından sonra 1519’da
İstanbul’a geldi. İlk kahvehanelerin
açılması ise 1554-55 yıllarına rastlıyor. İstanbul’un ilk kahvehanesi,
Halepli Hakem ve Şamlı Şems isimli
iki tüccar tarafından Tahtakale semtinde açıldı. İlk kahvehanelerin
müşterilerini dönemin seçkinler sınıfı sayılan bürokratlar, yani Kanuni
döneminde özerk yapılı bir yönetim
kurulu olan “Kalemiye’nin üyeleri
23
dert
da ü
oluşturuyordu. Aydın sınıfından,
eğlence düşkünü, iyi yaşamayı sevenlerd