A-2343-Perspective30-IC-email | Page 24

fênetre Büşra Cavas [email protected] Bir Fincan Kahve ile İki Zarın Peşinde Bir fincan kahve, iki zar, sohbet, muhabbet… Bu dört kavram masa başından uğultuların yükseldiği kahvehaneleri anlatmak için önemli elbette.. B ir fincan kahve, iki zar, sohbet, muhabbet… Bu dört kavram, masa başından uğultuların yükseldiği kahvehaneleri anlatmak için önemli elbette. Köşe başlarında erkeklerin bir sohbet durağı olarak gördükleri kahvehanelerin tarihi epey eskiye dayanıyor. Hatta Osmanlı’nın son dönem değişimlerini izlemek için belki de kahvede bir masaya oturmak yeterli, halkın nabzı burada atıyor. SöylentiOsmanlı’nın son dönem değişimlerini izlemek için belki de kahvede bir masaya oturmak yeterli, halkın nabzı burada atıyor. ler, eğlenceler, oyunlarla dolu bu mekanların tarihte tozlu sayfalara sıçrayan bir öyküsü var. İSTANBUL’DA İLK KAHVEHANE 14. yy da Ortadoğu’ya, Hindistan’a, Asya ülkelerine yayılan kahve, Yavuz Sultan Selim’in Suriye’yi, Mısır’ı, Hicaz’ı almasından sonra 1519’da İstanbul’a geldi. İlk kahvehanelerin açılması ise 1554-55 yıllarına rastlıyor. İstanbul’un ilk kahvehanesi, Halepli Hakem ve Şamlı Şems isimli iki tüccar tarafından Tahtakale semtinde açıldı. İlk kahvehanelerin müşterilerini dönemin seçkinler sınıfı sayılan bürokratlar, yani Kanuni döneminde özerk yapılı bir yönetim kurulu olan “Kalemiye’nin üyeleri 23 dert da ü oluşturuyordu. Aydın sınıfından, eğlence düşkünü, iyi yaşamayı sevenlerd