A-2343-Perspective30-IC-email | Page 17

n . racıritiği duk- tikçi uffon yapn üsçeklere, larımine Aynı anohep nlatıolaarar, ibiybuleyecanı, elikptir. erir, dırır; tirip ve derin paralellikler bulmuş: “Chopin’in eserleri için ‘hastalıklı müzik’ denilirdi. Kötülük Çiçekleri içinse ‘hastalıklı şiirler’ denir; eminim ikisi için de aynı nedenlerden ötürü böyle söyleniyor. Bunların her ikisinde de benzer bir mükemmeliyet arayışı vardır, retorikten ve abartıdan aynı ölçüde nefret ederler ama özellikle belirtmek istediğim, ikisinin de beklenmedik unsurların etkisini ve bu etkiye yol açan sıradışı kestirmeden söyleyişleri aynı biçimde kullandıkları yolundaki düşüncemdir.” Kitapta Chopin’in eserlerinin kötü icra edilmesinden kaynaklı kökünden ve özünden bütünüyle çarpıtılmasından yakınılıyor. Onun eserlerini icra edenler, daha çok tanınması için çaba harcadıkça o daha az anlaşılmış. Nitekim vakti zamanında “Onları dinlemeyiniz. Onların aracılığıyla hiçbir şey söyleyemezsiniz. Beni yorumlayışları sizden çok beni üzüyor. Olmadığım gibi görünmektese bilinmemeyi yeğlerdim.” cümlelerini Chopin’in kendisinden duymasaydı ondan nefret edeceğini öne sürüyor yazarımız. Bu konuda tamamıyla Bay Gide’e katıldığımı belirtmek “Onları dinlemeyiniz. Onların aracılığıyla hiçbir şey söyleyemezsiniz. Beni yorumlayışları sizden çok beni üzüyor. Olmadığım gibi görünmektese bilinmemeyi yeğlerdim.” isterim. Müzikle ilgilenmek için mutlaka müzisyen olunması gerektiği görüşünü saçma bulmuşumdur. Yeterince ilgili her insanın, bir eserin doğru icra edilip edilmediğini kavrayabileceği görüşündeyim. Bu kitabın amacı sadece Chopin’in dehasını teslim etmek değil aksine onun ruhunun ve sanatının inceliklerini anlatarak Chopin’in eserlerini yorumlayan virtüözlerin Chopin’e ihanetinin önüne geçmek, dinleyicilere tüm saflığıyla Chopin’in eserlerini duyumsatmaktır. Bu yüzden Chopin Üzerine Notlar’ın, Chopin dinlemek için ufuk açıcı bir kılavuz niteliğinde olduğunu düşünüyorum. Chopin’le aynı yıllarda yaşasalardı çok iyi anlaşacaklardı. Chopin’in sanatının en can alıcı noktası sürekli tereddüt halinde çalınmasıdır. Onun kişiliğiyle sanatını bütünleyici hale getiren de bu ayrıntıdır. Gide, Chopin’in müziğinin hemen her zaman alçak sesle, neredeyse fısıldar gibi, hiçbir parıltı aramaksızın ve yapıtın bütün güzel görünümünü yok eden, virtüözün o çekilmez özgüveni olmaksızın çalınmasını istediğini belirtiyor. Kendisini dinleyebilmiş olanların anlattıklarına göre -ki o dönemde yaşamış olup bu büyük onura erişebilmeyi yürekten isterdim- Chopin de böyle çalarmış. Hiçbir zaman piyanonun sesini sonuna kadar zorlamaz ve bu nedenle de çoğu zaman dinleyicilerini hayal kırıklığına uğratırmış. Dinleyiciler “paralarının karşılığını alamadıklarını” düşünürlermiş. André Gide’in isyan ederek açıklamaya ve düzeltmeye çalıştığı bu mentalite günümüzde hala devam ediyor mu acaba diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Bir Chopin hayranı olarak bir şeylerin değiştiğine inanmak istiyorum. Umarım sanata biçilen değerin gittikçe azaldığı günümüzde kendi kendime ütopyalar kurmuyor, bazı şeylerin değerinin hala aynı kaldığını düşünenlere ulaşabiliyorumdur.◼ Sanat yapıtlarında gereksiz ayrıntıya yer yoktur görüşünü desteklemek için Fransız heykeltıraş Rodin, “Taşın fazlasını atıyorum, geriye heykel kalıyor.” demiştir. Kim bilir belki de çinekte ünü nüsnda, nın, ince fenêtre • Kış • 2015 • Sayı 6 16