n
.
racıritiği
duk-
tikçi
uffon
yapn üsçeklere,
larımine
Aynı
anohep
nlatıolaarar,
ibiybuleyecanı,
elikptir.
erir,
dırır;
tirip
ve derin paralellikler bulmuş:
“Chopin’in eserleri için ‘hastalıklı
müzik’ denilirdi. Kötülük Çiçekleri
içinse ‘hastalıklı şiirler’ denir; eminim ikisi için de aynı nedenlerden
ötürü böyle söyleniyor. Bunların
her ikisinde de benzer bir mükemmeliyet arayışı vardır, retorikten ve
abartıdan aynı ölçüde nefret ederler ama özellikle belirtmek istediğim, ikisinin de beklenmedik unsurların etkisini ve bu etkiye yol açan sıradışı kestirmeden söyleyişleri aynı biçimde kullandıkları yolundaki düşüncemdir.”
Kitapta Chopin’in eserlerinin kötü
icra edilmesinden kaynaklı kökünden ve özünden bütünüyle çarpıtılmasından yakınılıyor. Onun eserlerini icra edenler, daha çok tanınması için çaba harcadıkça o daha az
anlaşılmış. Nitekim vakti zamanında “Onları dinlemeyiniz. Onların aracılığıyla hiçbir şey söyleyemezsiniz.
Beni yorumlayışları sizden çok beni üzüyor. Olmadığım gibi görünmektese
bilinmemeyi yeğlerdim.” cümlelerini
Chopin’in kendisinden duymasaydı ondan nefret edeceğini öne sürüyor yazarımız. Bu konuda tamamıyla Bay Gide’e katıldığımı belirtmek
“Onları dinlemeyiniz.
Onların aracılığıyla hiçbir
şey söyleyemezsiniz. Beni
yorumlayışları sizden çok
beni üzüyor. Olmadığım gibi
görünmektese bilinmemeyi
yeğlerdim.”
isterim. Müzikle ilgilenmek için
mutlaka müzisyen olunması gerektiği görüşünü saçma bulmuşumdur.
Yeterince ilgili her insanın, bir eserin doğru icra edilip edilmediğini
kavrayabileceği görüşündeyim. Bu
kitabın amacı sadece Chopin’in dehasını teslim etmek değil aksine onun ruhunun ve sanatının inceliklerini anlatarak Chopin’in eserlerini
yorumlayan virtüözlerin Chopin’e ihanetinin önüne geçmek, dinleyicilere tüm saflığıyla Chopin’in eserlerini duyumsatmaktır. Bu yüzden
Chopin Üzerine Notlar’ın, Chopin
dinlemek için ufuk açıcı bir kılavuz
niteliğinde olduğunu düşünüyorum.
Chopin’le aynı yıllarda yaşasalardı
çok iyi anlaşacaklardı. Chopin’in sanatının en can alıcı noktası sürekli
tereddüt halinde çalınmasıdır. Onun kişiliğiyle sanatını bütünleyici
hale getiren de bu ayrıntıdır. Gide,
Chopin’in müziğinin hemen her zaman alçak sesle, neredeyse fısıldar
gibi, hiçbir parıltı aramaksızın ve
yapıtın bütün güzel görünümünü
yok eden, virtüözün o çekilmez özgüveni olmaksızın çalınmasını istediğini belirtiyor. Kendisini dinleyebilmiş olanların anlattıklarına göre
-ki o dönemde yaşamış olup bu büyük onura erişebilmeyi yürekten isterdim- Chopin de böyle çalarmış.
Hiçbir zaman piyanonun sesini sonuna kadar zorlamaz ve bu nedenle
de çoğu zaman dinleyicilerini hayal
kırıklığına uğratırmış. Dinleyiciler
“paralarının karşılığını alamadıklarını” düşünürlermiş.
André Gide’in isyan ederek açıklamaya ve düzeltmeye çalıştığı bu
mentalite günümüzde hala devam
ediyor mu acaba diye düşünmekten
kendimi alamıyorum. Bir Chopin
hayranı olarak bir şeylerin değiştiğine inanmak istiyorum. Umarım sanata biçilen değerin gittikçe azaldığı
günümüzde kendi kendime ütopyalar kurmuyor, bazı şeylerin değerinin hala aynı kaldığını düşünenlere
ulaşabiliyorumdur.◼
Sanat yapıtlarında gereksiz ayrıntıya
yer yoktur görüşünü desteklemek için Fransız heykeltıraş Rodin, “Taşın fazlasını atıyorum, geriye heykel
kalıyor.” demiştir. Kim bilir belki de
çinekte
ünü
nüsnda,
nın,
ince
fenêtre • Kış • 2015 • Sayı 6
16