Turan Şah’ın Şam’daki yakınları ve özellikle halife Şecerrüddür ve şürekasını
devirmeyi düşünmekteydiler. Çok geçmeden Bağdat’tan tehdit mektubu geldi:
“Eğer aranızda Mısır’a sultanlık edecek
erkek kalmadıysa biz aramızdan bir
tane gönderelim. Tekmil umur-i devleti bir kadının eline teslim eden kavim
felah bulmaz, hadis-i şerifini duymadınız mı?” Bu mektup, İsmet-üd Din ünvanıyla saltanat süren mısır sultanını ve
emirlerini derin düşüncelere gark etti.
En sonunda çare Şecerrüddür’ün İzzeddin Aybek’le evlenmesi ve tahttan onun
lehine feragat etmesinde bulundu.
Aybek artık Mısır’ın yeni sultanıydı.
Melik Salih’in sadık askeri, onun zamanlarından beri Şecerrüddür’ün büyük iyiliğini görmüş, onun zeka ve
siyaset kabiliyetine hayran kalmıştı.
Ancak hala bazı bazı hutbelerde sabık
sultanın adı zikredilmekte, fermanlarda
onun da adı yazılmaktaydı. İzzeddin
Aybek Şecerrüddür’ün ağırlığı altında
ezildiğini hissediyordu. Hele ki Şecerrüddür ondan eski karısını boşamasını
isteyip onunla oğlunu görmesini yasakladıktan sonra ipler kopma noktasına
geldi. Şecerüddür’ün Kala-i Cebel’deki
nüfuzunu kırmak için Musul hükümdarının kızıyla nişanlandı. Aralarındaki aşk iktidar hırsıyla beraber büyük
bir nefrete dönüştü. Ancak, mücadeleyi kazanan Şecerrüddür oldu. Aybek,
Şecerrüddür’ün davetlisi olarak Kala-i
Cebel’e gittiği bir gün , bir hadım ve
adamları tarafından hamamda göbek taşının üstünde çırılçıplak boğuldu.
Çanlar artık üç hükümdarın da kara
toprağa gidişine tanık olan Şecerrüddür
için çalmaktaydı. İzzeddin Aybek’in öldürülmesi sahip olduğu düşman sayısını bu dünyada rahat nefes alamayacağı
kadar çoğaltmıştı. Kocasının öldürüldüğü gece sığınacak hiçbir kapısı yoktu.
Salihilerin korumasıyla Kırmızı kulede
yaşamaya başladı. Aybek’in askerleri her
şeye rağmen kendisine aman verdiler.
Ancak Aybek’in oğlu Nureddin Ali’nin
tahta geçmesi sonun başlangıcını teşkil etmekteydi. Nureddin Ali’yle annesi
Muizziye askerlerini Şecerrüddür’ü öldürmeleri için kışkırtıyorlardı. Ancak
bunda muvaffak olamayacaklarını anladıklarında kendileri harekete geçtiler.
Şecerüddür tarihin garip bir cilvesi olsa
gerek, hamam tasları ve takunyalarla
dövülerek öldürüldü, ardından kalenin
dibindeki hendeğe atıldı. Şecerüddür
Nureddin ile annesinin eline geçmesin
diye tüm mücevherlerini havanda dövüp unufak etmişti. Ancak ayak takımı
incilerle işlenmiş uçkuruna kadar üstündeki değerli her şeyi çaldılar. Birkaç
gün sonra oradan alınan cesedi Seyyide
Nefise yıkınında yapılan türbesine defnedildi.(1250)
Şecerüddür’ün hayatı, İslam coğrafyası
için tarih sahnesinde ilklerin, en dramatik anların sahnelendiği bir oyun görünümündedir. Köle bir Türk kızı olarak
Mısır sultanının aşkına ve şefkatine mazhar olmuş, İslam ülkesinde koca bir devleti idare etmiş ve en sonunda derin bir
hendekte uçkuruna kadar soyulmuş bir
şekilde toprakla bütünleşmiştir. Bu güçlü
ve zeki kadın bir başka kadının, kocası
elinden alınmış ve iktidar hırsıyla yanıp
tutuşan bir kadının elinde ve takunya
darbeleriyle ölüm şerbetini içmiştir. P
Kaynakça:
Bernard Lewis Ortadoğu
A.Levanoni Sagar Ad Durr : A Case of Female
Sultanate in Medieval Islam
Al Maqrizi Histoire des Sultans Mamlouks de
la Dynastie Bahrites
Bahriye Üçok Türk Naibeler ve Kadın
Hükümdarlar
David J. Duncan Scholarly Views of Shajarat
Al Durr
MEB İslam Ansiklopedisi Şecerüddür
maddesi : Kendilerini hapseden Melik Salihin
amcazadesi Melik Nasır Davud’tur.
M.J.Marcel L’Egypte \Z\