Perspective: Oyunculuğu tanımlarken
her bir aktörün cümlesi farklı oluyor.
Bu fark neden kaynaklanıyor olabilir?
Senin oyunculuğa bakış açın nasıldır?
Öykü Karayel: Bence bir oyuncunun,
oyunculuğu algılayış biçimi tamamen
özneldir. Ona ait bir şeydir. Fark da
bundan kaynaklanıyor olabilir Bana
kalırsa da oyuncu, oyuncu olduğunu
unutmalıdır çoğu zaman. Sanırım benim beğendiğim birçok metin ve birçok
yönetmen de bunu bekliyor. Bazı samimi ve sahici metinlerde ‘’oyunculuk’’,
seyirciyi izlediği şeye bütünüyle yabancılaştırabiliyor. Ben genelde izlediğim
şeyde doğallık arıyorum. Ama doğallıktan uzak olup da kendi içinde tutarlı ve
sahici olan birçok farklı tarzda metin de
içine çekebiliyor bazen beni.
P: Oyunculuğun bir terapi şekli olduğunu düşünüyor musun? Hiç kişisel gelişimine katkı sağladığı oldu mu?
Aşk? Olsun.
Aile? Temizlenme.
Özgürlük? Sadece
fikirlerde.
Ö.K: Yıldız Hoca da bir kere sahneye
çıkmanın ona terapi gibi geldiğinden
bahsetmişti. Ne demek istediğini anlasam da bunun benim hayatımda çok da
karşılık bulduğunu söyleyemem. Kişisel gelişime gelirsek, herkesin mesleği,
uğraşısı bir noktada gelişimine katkı
sağlıyor bence. Bunu sadece oyunculuğun getirisi olarak algılamamak lazım.
Overlokçu da olsam aynı olurdu, bankacı da...
P: Üniversite hayatın nasıl geçti? Bir öğrenci olarak hocalarınla kurduğun ilişki
nasıldı ?
Ö.K: Fena bir okul hayatım olmadı. Ortalama bir öğrenciydim hep. Oyunculuk bölümünde okuduğumuzdan olsa
gerek, hocalarımızla daha yakın ve daha
duygusal bir bağ kurardık. Ama her öğrenci gibi ben de birçok hoca arasından,
görüşünü kendime yakın hissettiğim
hocadan daha çok şey öğrenmişimdir.
Bu anlamda üniversite insanın işini biraz
53