Self” adlı performansta ağızlarını birbirlerine yapıştırarak birbirlerinin verdiği
nefesini almışlardır. 17 dakika sonra
oksijen tükenmesi ve karbondioksit zehirlenmesinden ikisi de fenalaşmıştır.
Amaçlarınınsa bir kişinin yaşamını elinden alırken kendininkini de yok ettiğini
deneyimlemek ve bunu fiziksel boyutlarda sergilemek olduğunu söylemişlerdir. 1988 yılına geldiğimizdeyse Marina
ve Ulay’ın ilişkilerini bitirecek ruhsal bir
deneyime hazırlandıklarını görüyoruz.
Çin Seddi’nin iki ucuna yerleşen çift, ortada buluştuklarında ağlayarak sarılmış
ve birbirlerine veda etmişlerdir.
2010 yılında Marina’nın adını son dönemlere kazımasını sağlayan performansı olan “ The Artist is Present” adlı çalışmasını New York Museum of Modern
Art’ta sergilemiştir. Performans kendisi
için hazırlanan masa ve iki sandalyeden
oluşturulmuştur. Sandalyede oturup sa-
Her oyuncunun bir stili
olmalı ve herkes kendini
bu şekilde geliştirmenin
peşine düşmeli bence
oyunculukta.
bahtan akşama kadar oturup hiçbir şey
yemeden ve tuvalate gitmeden 736 saat
boyunca oturan sanatçı, performansıyla
günlerce inanılmaz bir kuyruk oluşmasını sağlamıştır. Sanatçı sandalyede otururken karşısına gelen seyircilerin direk
gözüne bakan Marina, seyircilerine istedikleri kadar oturabilmeleri iznini vermiştir. Performans çoğunlukla seyircilerin ağlamasıyla son bulmuştur. Karşına
oturup Marina’nın aklını başından alan
tek bir seyirci vardır. Yıllar önce veda
ettiği sevgilisi Ulay, Marina’nın karşısın-
daki sandalyeye oturup sanatına dâhil
olmak için gelmiştir. Ve yıllar önce veda
ettikleri gibi yeniden kalkıp gitmiştir,
ikinci ve ne zaman sona ereceği bilinmeyen bir veda ile.
Yazımın sonuna geldiğimde kendi kendime şu soruyu sorgulamaya başladığımı fark ediyorum. “Marina ve Ulay’ın
birbirlerine veda edip yeniden birleşmeleri de düşünülmemiş bir doğaçlama
performans mıydı acaba?” Sanırım bu
sorunun cevabını hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz ama uzaktan bir araştırmayla
yazısını yazdığım performans sanatının,
seyirciyi nasıl içine çektiğini birebir olarak yaşamış oldum böylece.
Bu sanata dair yazılmış bir kitap olan
Fang Ailesi’nden bir alıntıyla noktalıyorum cümlelerimi. “Şimdi suratına
bir tane çaksam, sanat diyebilir miyim
buna?” P
Kaynak
Akay ali, (2005), sanatın durumları, bağlam
yayınları, İstanbul
Germaner semra, (1997), 1960 sonrası sanat:
akımlar, eğilimler, gruplar, sanatçılar,
Kabala yayınevi, İstanbul
Özayten (1997), “gösteri sanatı”, eczacıbaşı
sanat ansiklopedisi, 2. Cilt, yem yayın,
İstanbul
Kuspit donald, (2004), sanatın sonu, yasemin
tezgiden (çev), metis yayınları, İstanbul
Lynton norbert, (2004), modern sanatın
öyküsü, cevat çapan, sadi öziş (çev), remzi
k