A-2343-Perspective30-IC-email | Page 12

Sektör Kusursuzluğuna Hayran Olduğumuz Yapıların Gizli Hataları ‘’Doktorlar hatalarını gömer, mimarlarsa ancak müşterilerine ağaç dikmelerini önerebilir.’’ Yağmur ÖZBAKIR [email protected] G 12 ünlük yoğunluğumuzdan kurtulmaya, bir nefes almaya sokağa atıyoruz kendimizi. Güneşi, rüzgârı yüzümüzde hissetmek için kafamızı kaldırıyoruz. Derin bir nefes alıyoruz ve gözlerimizi açıyoruz. Ne görüyoruz? Çevremizi kaplamış siteler, uzunluklarını hesaplayamayacağımız gökdelenler, eski ve yeni binanın içinde yaşattığı gecekondular… İnşaat hem yaşam alanımızı oluşturuyor hem de aynı alanı yok ediyor aslında. Bunca binaların arasında, ne durumda inşaat? Bazılarının, tüm zamanların en iyi mimarı olarak kabul ettiği Frank Llyod Wright’ın meşhur bir sözü vardır:‘’Doktorlar hatalarını gömer, mimarlarsa ancak müşterilerine ağaç dikmelerini önerebilir.’’ Mimarlar düşüncelerindeki bir yapıyı kağıda aktarıp işin soyut kısmını hallederler. Ve geriye kalan görev inşaat mühen- dislerinindir. O kağıttaki yapı ne kadar etkileyici gözükürse gözüksün, inşaatta herhangi bir hata sonucunda etkileyiciliğinin kağıtta kalması an meselesi! Maalesef ki, dünyada inşaat hataları yüzünden yok olan veya günümüzde hala varlığını sürdüren ama yok olmasından endişe duyulan yapılar yok değil. Önce çok uzaklaşmadan hepimizin bildiği Ayasofya müzesinin temeline inelim. Dünyanın 8. harikalarından birisi sayılan Ayasofya, bu yaşta ve bu ebatta zamanımıza gelebilmiş ender eserlerdendir. Tek bir kişinin eseri değildir, uzun bir zaman diliminde, birbirinden habersiz ama aynı amaçla çalışmış uzmanların ortak çalışmasının ürünüdür. Bu yapının inşaatını şöyle bir incelemek istersek; gidelim 4. yüzyıla. Yapı, ilk başta kilise olarak yapılmış daha sonra Türklerin, şehri 1453 yılında fethetmeleri, harap durumunda- ki Ayasofya’nın derhal camiye çevrilerek kurtarılmasını sağlamıştır. 477 yıl cami olarak hizmet verdikten sonra Atatürk’ün emri ile müze yapılmıştır. Eşsizliğine ve üstünlüğüne rağmen yapının hayati önemde hataları vardır. En önemli mesele kubbenin iriliği ve yan duvarlara yaptığı basınçtır. Yapılan inşaat hatalarına rağmen, Ayasofya’nın günümüzde hala depremlere dayanıklı olmasına ve sağlamlığına katkı amacıyla birçok yenilikçi çözüm üretilmiştir. Örneğin; olması gerekenden büyük yapılan kubbe üçgen köşeliklerle desteklenmiştir. Ama yine de kubbe ağırlığı, kemerlere ve sütunlara baskı uygulamış ve şekillerini bozmuştur. Yapıyı incelediğimizde görebiliriz ki; günümüzde hiçbir kemer yarım daire şeklinde değildir, her yeni yüzyılda eklemelerle ve yeni tekniklerle çökmesi engellenmiştir. O ‘muazzam’ dediğimiz yapının içine gizlenen kusurları okumak şaşırttıysa, durun daha şaşırılacak çok şey var! İnşaat hem yaşam alanımızı oluşturuyor hem de aynı alanı yok ediyor aslında. B h A y ç r s k d l p l i m z t y t y ‘ h y l t A y k t o y ş d l d b n T o a s