Sektör
Kusursuzluğuna Hayran Olduğumuz
Yapıların Gizli Hataları
‘’Doktorlar hatalarını gömer,
mimarlarsa ancak müşterilerine ağaç dikmelerini önerebilir.’’
Yağmur ÖZBAKIR
[email protected]
G
12
ünlük yoğunluğumuzdan kurtulmaya, bir nefes almaya sokağa atıyoruz kendimizi. Güneşi, rüzgârı yüzümüzde hissetmek için
kafamızı kaldırıyoruz. Derin bir nefes
alıyoruz ve gözlerimizi açıyoruz. Ne görüyoruz? Çevremizi kaplamış siteler,
uzunluklarını
hesaplayamayacağımız
gökdelenler, eski ve yeni binanın içinde
yaşattığı gecekondular… İnşaat hem yaşam alanımızı oluşturuyor hem de aynı
alanı yok ediyor aslında. Bunca binaların
arasında, ne durumda inşaat? Bazılarının,
tüm zamanların en iyi mimarı olarak kabul ettiği Frank Llyod Wright’ın meşhur
bir sözü vardır:‘’Doktorlar hatalarını gömer, mimarlarsa ancak müşterilerine ağaç
dikmelerini önerebilir.’’
Mimarlar düşüncelerindeki bir yapıyı kağıda aktarıp işin soyut kısmını hallederler. Ve geriye kalan görev inşaat mühen-
dislerinindir. O kağıttaki yapı ne kadar
etkileyici gözükürse gözüksün, inşaatta
herhangi bir hata sonucunda etkileyiciliğinin kağıtta kalması an meselesi! Maalesef ki, dünyada inşaat hataları yüzünden
yok olan veya günümüzde hala varlığını
sürdüren ama yok olmasından endişe duyulan yapılar yok değil.
Önce çok uzaklaşmadan hepimizin bildiği Ayasofya müzesinin temeline inelim.
Dünyanın 8. harikalarından birisi sayılan
Ayasofya, bu yaşta ve bu ebatta zamanımıza gelebilmiş ender eserlerdendir. Tek
bir kişinin eseri değildir, uzun bir zaman
diliminde, birbirinden habersiz ama aynı
amaçla çalışmış uzmanların ortak çalışmasının ürünüdür. Bu yapının inşaatını
şöyle bir incelemek istersek; gidelim 4.
yüzyıla. Yapı, ilk başta kilise olarak yapılmış daha sonra Türklerin, şehri 1453
yılında fethetmeleri, harap durumunda-
ki Ayasofya’nın derhal camiye çevrilerek
kurtarılmasını sağlamıştır. 477 yıl cami
olarak hizmet verdikten sonra Atatürk’ün
emri ile müze yapılmıştır. Eşsizliğine
ve üstünlüğüne rağmen yapının hayati
önemde hataları vardır. En önemli mesele
kubbenin iriliği ve yan duvarlara yaptığı
basınçtır. Yapılan inşaat hatalarına rağmen, Ayasofya’nın günümüzde hala depremlere dayanıklı olmasına ve sağlamlığına katkı amacıyla birçok yenilikçi çözüm
üretilmiştir. Örneğin; olması gerekenden
büyük yapılan kubbe üçgen köşeliklerle
desteklenmiştir. Ama yine de kubbe ağırlığı, kemerlere ve sütunlara baskı uygulamış ve şekillerini bozmuştur. Yapıyı incelediğimizde görebiliriz ki; günümüzde
hiçbir kemer yarım daire şeklinde değildir, her yeni yüzyılda eklemelerle ve yeni
tekniklerle çökmesi engellenmiştir. O
‘muazzam’ dediğimiz yapının içine gizlenen kusurları okumak şaşırttıysa, durun
daha şaşırılacak çok şey var!
İnşaat hem yaşam
alanımızı oluşturuyor
hem de aynı alanı yok
ediyor aslında.
B
h
A
y
ç
r
s
k
d
l
p
l
i
m
z
t
y
t
y
‘
h
y
l
t
A
y
k
t
o
y
ş
d
l
d
b
n
T
o
a
s