A-2343-Perspective30-IC-email 2015 | Page 75

lar yaşanmasa da, Soğuk Savaş Dönemi kapıdaydı. İşte Berlin Duvarı 1947’den 1991’e dek askeri ve siyasi gerginliğin zirvede olduğu bu dönemin en büyük sembollerindendir. Berlin halkı 1961 yılında bir sabah uyandı ve şehrin ikiye bölünmüş olduğunu gördü. Başta sadece tel örgüler vardı, daha sonra duvar inşa edildi. Üstelik bir taraftan diğerine geçiş olmaması için sürekli olarak gözetim kulelerinde polisler iş başındaydı. Hatta duvarların üstüne mayınlar bile döşenmişti. Seyahat özgürlüğü elinden alınan halk ya ölümü de göze alarak şansını deniyordu, ya da kaderine razı oluyordu. Geçiş denemeleri büyük bir çoğunlukla Doğu tarafından Batı tarafına doğru oluyordu. Otoriter Doğu rejiminin bu geçişleri olabildiğince engellemeye çalıştı. Hatta kendisi de Doğu Almanya kökenli olan Almanya Başbakanı Angela Merkel, Doğu Berlin’de esas olarak kurulan devlet için ““Doğu Almanya Cumhuriyeti’nde, proleteryanın diktatörlüğü ve komünist partinin liderliği esastı” demişti. Halk Duvar’ı o kadar kanıksamıştı ki, şehrin öbür tarafına serbestçe geçebilmek birçok kişi için bir hayalden ibaret olmuştu. Bu duvarın ebediyen kalacağına o kadar inanmışlardı ki, 9 Kasım 1989’da Doğu Almanya Cumhuriyeti (DAC) sınırların açılacağını duyurduğunda, birçok kişi duyduklarına inanamamıştı. Söz konusu dönemde Doğu Almanya’da yaşayan 75 yaşındaki KarlHeinz Müller de 9 Kasım 1989’u evinde televizyon karşısında geçirdiğini belirterek, eski Doğu Almanya’da sınırların Bir sürü kişi Doğu tarafından Batı tarafına geçmeye çalışırken yakalandı ve öldürüldü. açıldığını duyduğunda ne hissettiği yönündeki soruya “sadece mutluluk” cevabını işte bu yüzden vermiştir. Peki, neden 28 yıl ayakta duran bir duvar için bir anda yıkılma kararı verilmişti? Doğu Almanya Cumhuriyeti bu duvarın gerekliliğini her ne kadar halkına anlatmaya çalıştıysa da, bir türlü kaçışlar engellenemiyordu. 1989 yılında DAC, isteyen Doğu Almanya vatandaşlarının Sovyetler Birliği dâhilindeki diğer Doğu Bloğu ülkelerine geçiş yapabilmesine izin verdi. Bu iznin çıkmasıyla birlikte binlerce Doğu Alman vatandaşı Polonya, Çekoslovakya, Macaristan, Yugoslavya gibi ülkelerin başkentlerine akın etti ve buralarda bulunan Amerikan, İngiliz, Fransız büyükelçiliklerine sığındı. Daha sonra ise sığınmacılar, bir şekilde özel trenlerle Doğu Bloğu dışındaki ülkelere gidebilmeyi başardılar. İşte bu yüzden artık duvarın bir anlamının kalmadığını düşünen DAC, 9 Kasım 1989’da Duvar’ın kaldırılması kararını aldı. Karar açıklandığı andan itibaren duvarın her iki tarafında da yüz binlerce insan birikmeye başladı. Hükümet aynı günün gece yarısına doğru geçiş önlemlerini ve barikatları kaldırmaya başladı. Duvar’ın yıkımından sonra gücünü iyice yitiren DAC ise 13 Ekim 1990’da resmen sona erdi. Bir gün Berlin’e giderseniz ve duvarın nerelerden geçtiğini görmek isterseniz, tek yapmanız gereken yere bakmaktır: duvarın geçtiği yerler, genel olarak asfalt ya da çimenler üzerinde özel taşlarla, ara ara da yere “Berliner Mauer 1961-1989” yazısı işlenmiş bronzdan levhalarla işaretlidir. Hatta Berlin dışındaki yerlerde de umulmadık bir şekilde karşınıza bu duvar çıkabilir. Nasıl mı? Budapeşte’de Terör Müzesi’nin önünde, Brüksel’de Avrupa Parlamentosu binasının önünde, Montreal’de Dünya Ticaret Merkezi’nde, New York’ta 53. caddede, Vatikan’ın bahçesinde ve Strazburg’da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi binasının önünde duvarın parçalarıyla karşılaşabilirsiniz. Berlin her ne kadar kendini ortadan ikiye bölen, kendi halkını birbirine kutuplaştıran bu duvarın hiç inşa edilmemiş olmasını dilese de, tarihten ders almak için duvardan geriye kalan bazı yapılara hiç dokunulmamıştır. Zamanında kaçışları engellemek için konulan 302 gözetlemek kulesinden geriye kalan 5 tanesine de yine Berlin’de gezerken rastlayabilirsiniz. Berlin Duvarı hakkında birbirinden etkileyici bir sürü film var. Ama benim en çok sevdiğim film kesinlikle Good Bye Lenin! (Elveda Lenin!). 2003 yapımı filmde, Doğu Almanya yıkılmadan önce kalp krizi geçiren ve 8 ay komada kalan anne, dışarıda olup bitenlerden habersizdir. Doktor en ufak bir şokta annenin ölebileceğini söyler. Bunun üzerine oğlu ona yapay bir dünya oluşturur. Aslında Doğu Almanya yıkılınca, sosyalizme inanan insanların hayalleri de yıkılmıştır. Evet, DAC oldukça otoriterdi. Ama yine de sistemin bir şekilde düzelebileceğine inanan insanlar da vardı. İşte tam bu yüzden, daha sadece 26 sene öncesine dek var olan Duvar’ı hiç unutmamak lazım. P KAYNAK http://www.dw.de/ www.visitberlin.de/ www.theguardian.com en.wikipedia.org 75