İ İşletme
WALL STREET’TEN İKİNCİ DÜNYA
SAVAŞI’NA
John Steinbeck’in Gazap Üzümleri, meşhur on üçüncü cuma, birçok
ekonomistin tabiriyle Kara Perşembe, sizlerin bildiği adıyla Büyük Buhran ve
sonrasında da tarihe kazınan Nazi totalitarizmi…
Hazal YILDIZ
[email protected]
H
42
er şey 1929 yılının 29 Eylül günü
başladı. İngiltere Bankası’nın
faiz oranlarını arttırmasıyla Wall
Street’ten Londra’ya kayan sermaye, 24
Kasım günü Wall Street’te büyük bir
panik yarattı. Paniğin yarattığı ilk etki,
borsaya yatırılan paraların nerdeyse yarı
fiyatı kadar değer kaybetmesi oldu. Temelde Amerika’da borsanın çöküşüyle
başlayan kriz, 1930 yılının sonlarında
yıkıcı etkilerini dünyanın geri kalanında, özellikle de sanayileşmiş ülkelerde
gösterdi. İşsizler ve evsizler ordusu yaratan Büyük Buhran, “1929 Dünya Ekonomik Bunalımı” olarak ekonomi ve tarih kitaplarında yerini aldı.
Amerikalı iktisatçı Paul Samuelson’a
göre borsanın çöküşü tamamen bir hikayeden ibaretti. Fransız iktisatçı Michel Aglietta’ya göre 1929 krizi yetersiz
Elli milyon kişi işsiz
kaldı. Maddi varlıklarıyla
birlikte sosyal statülerini
de kaybeden insanlar ruh
sağlıklarını da yitirdiler.
tüketimden kaynaklanıyordu. Birçok
iktisatçının ortak fikri ise bu krizin her
şeyden önce finansal bir kriz olmasıydı.
Tüm bu sebep-sonuç ilişkilerinin kaynağı şüphesiz Birinci Dünya Savaşı’nın
yarattığı ekonomik koşullardı. Bu koşullar da en çok dünyanın dev sanayileri
olan Amerika, İngiltere ve Almanya’yı
etkiledi. Krizin dünyaya bu denli yayılması, hatta Almanya’da Nazi totalitarizminin nedenlerinden biri olması,
Amerika’nın dünyanın kreditörü halini
almış olmasından kaynaklanıyordu. Savaştan sonra gücünü kaybeden İngiltere, Amerika’dan alınan borçla “pound”
para biriminin değer kazanmasını sağladı. Azalan İngiliz ihracatı ise tekrardan
borçlanmayı gerektirdi. Almanya cephesinde durum bundan daha kötüydü:
Savaştan sonra Almanya’nın Amerika’ya
ödemesi gereken savaş tazminatıyla kar-
Almanya’daki
işsizler ordusu Nazi
totalitarizminin
çılgınlıklarına tutuldu. Bir
başka deyişle o gün Wall
Street’te olanlar birkaç
sene sonra yaşanacak
İkinci Dünya Savaşı’nın
temellerini attı.
şı karşıya kalması Alman ekonomisini
durma noktasına getirdi. Tazminatı ödemek için para basan devlet, ülkede çok
yüksek bir enflasyona sebep oldu.
Kriz öncesi Amerikan ekonomisine bakacak olursak, bu dönemi refah dönemi
olarak tanımlayabiliriz. İthalata göre artan Amerikan ihracatı, ülke ekonomisini
Avrupa’dan alacaklı konumuna getirdi.
İhracata teşvik eden korumacı devlet
politikalarıyla ithalata sınırlar getirerek,
iç piyasalarını canlı tuttu. Bu sırada ülkede otomobil ve elektrikle çalışan makineler gibi yeni endüstri alanları türedi.
Fordist yeniliklerle beraber bu yeni endüstrilerde artan kâr marjı beraberinde
talebi de arttırdı. Endüstriyel üretim
ve verimlilik iki katına çıktı. İşsizlik
yüksek oranda azaldı. Fakat o yıllarda
Amerika’da minimum çalışmayla zengin
olma isteği hakimdi. Bu ruh hali ve yeni
endüstrilerdeki yüksek talep borsanın
da spekülatif olmasına sebep oluyordu.
Özellikle 1920’li yıllar Amerikan borsasının en spekülatif olduğu zamandı. Hisse senedi almak için senedin %10’unu
ödemek yeterliydi. Çünkü geri kalan