A-2343-Perspective30-IC-email 2015 | Page 42

İ İşletme WALL STREET’TEN İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NA John Steinbeck’in Gazap Üzümleri, meşhur on üçüncü cuma, birçok ekonomistin tabiriyle Kara Perşembe, sizlerin bildiği adıyla Büyük Buhran ve sonrasında da tarihe kazınan Nazi totalitarizmi… Hazal YILDIZ [email protected] H 42 er şey 1929 yılının 29 Eylül günü başladı. İngiltere Bankası’nın faiz oranlarını arttırmasıyla Wall Street’ten Londra’ya kayan sermaye, 24 Kasım günü Wall Street’te büyük bir panik yarattı. Paniğin yarattığı ilk etki, borsaya yatırılan paraların nerdeyse yarı fiyatı kadar değer kaybetmesi oldu. Temelde Amerika’da borsanın çöküşüyle başlayan kriz, 1930 yılının sonlarında yıkıcı etkilerini dünyanın geri kalanında, özellikle de sanayileşmiş ülkelerde gösterdi. İşsizler ve evsizler ordusu yaratan Büyük Buhran, “1929 Dünya Ekonomik Bunalımı” olarak ekonomi ve tarih kitaplarında yerini aldı. Amerikalı iktisatçı Paul Samuelson’a göre borsanın çöküşü tamamen bir hikayeden ibaretti. Fransız iktisatçı Michel Aglietta’ya göre 1929 krizi yetersiz Elli milyon kişi işsiz kaldı. Maddi varlıklarıyla birlikte sosyal statülerini de kaybeden insanlar ruh sağlıklarını da yitirdiler. tüketimden kaynaklanıyordu. Birçok iktisatçının ortak fikri ise bu krizin her şeyden önce finansal bir kriz olmasıydı. Tüm bu sebep-sonuç ilişkilerinin kaynağı şüphesiz Birinci Dünya Savaşı’nın yarattığı ekonomik koşullardı. Bu koşullar da en çok dünyanın dev sanayileri olan Amerika, İngiltere ve Almanya’yı etkiledi. Krizin dünyaya bu denli yayılması, hatta Almanya’da Nazi totalitarizminin nedenlerinden biri olması, Amerika’nın dünyanın kreditörü halini almış olmasından kaynaklanıyordu. Savaştan sonra gücünü kaybeden İngiltere, Amerika’dan alınan borçla “pound” para biriminin değer kazanmasını sağladı. Azalan İngiliz ihracatı ise tekrardan borçlanmayı gerektirdi. Almanya cephesinde durum bundan daha kötüydü: Savaştan sonra Almanya’nın Amerika’ya ödemesi gereken savaş tazminatıyla kar- Almanya’daki işsizler ordusu Nazi totalitarizminin çılgınlıklarına tutuldu. Bir başka deyişle o gün Wall Street’te olanlar birkaç sene sonra yaşanacak İkinci Dünya Savaşı’nın temellerini attı. şı karşıya kalması Alman ekonomisini durma noktasına getirdi. Tazminatı ödemek için para basan devlet, ülkede çok yüksek bir enflasyona sebep oldu. Kriz öncesi Amerikan ekonomisine bakacak olursak, bu dönemi refah dönemi olarak tanımlayabiliriz. İthalata göre artan Amerikan ihracatı, ülke ekonomisini Avrupa’dan alacaklı konumuna getirdi. İhracata teşvik eden korumacı devlet politikalarıyla ithalata sınırlar getirerek, iç piyasalarını canlı tuttu. Bu sırada ülkede otomobil ve elektrikle çalışan makineler gibi yeni endüstri alanları türedi. Fordist yeniliklerle beraber bu yeni endüstrilerde artan kâr marjı beraberinde talebi de arttırdı. Endüstriyel üretim ve verimlilik iki katına çıktı. İşsizlik yüksek oranda azaldı. Fakat o yıllarda Amerika’da minimum çalışmayla zengin olma isteği hakimdi. Bu ruh hali ve yeni endüstrilerdeki yüksek talep borsanın da spekülatif olmasına sebep oluyordu. Özellikle 1920’li yıllar Amerikan borsasının en spekülatif olduğu zamandı. Hisse senedi almak için senedin %10’unu ödemek yeterliydi. Çünkü geri kalan