A-2343-Perspective30-IC-email 2015 | Page 13

Karar verme merkezi de işte bu “eski beyin”dir. müşterinin beyin perspektifi açısından bakmamızı sağlayan bir paradigma dönüşümüdür. Karar verme sürecimizi inceleyen yeni ve hızla büyüyen bir alandır. Biz pazarlamacılar, yıllarca müşterilerimizin bize aktardığı görüşlerin doğru olduğuna inandık. Tüketicilerin mesajları aldıklarında beyinlerinde gerçekten neler olup bittiğinin farkında olduklarını düşündük. Bilincin kontrolümüz altında olduğuna inanıyorduk. Ancak özellikle son 10 yılda gerçekleştirilen bilimsel çalışmalar bizlere karar verme sürecinin çok farklı işlediğini ve tüm kararların %85 oranında bilinçaltının etkisiyle verildiğini gösterdi.” Bütün bunlardan anlaşıldığı üzere Nöromarketing’in çıkış noktası, satın alma kararlarımızı mantığımızla değil duygularımızla ve bilinçaltımızla alıyor olmamız. Bir kez daha Christphe Morin’e danışacak olursak; “Geleneksel araştırma yöntemleri tüketicilerin yanıtlarının doğru ve samimi olmasına dayanıyor. Ancak tüketiciler de gerçekte ne istediklerini bilmiyorlar. Kararlar büyük oranda bilinçaltında veriliyor. Nöromarketing araştırma yöntemlerini uygularken tüketicilere yine belirli sorular soruluyor veya uyaranlar gösteriliyor. Ancak bu araştırmalar sırasında onların söylediklerine değil, beyindeki değişimlere veya vücuttaki fizyolojik değişikliklere bakıyoruz. Nöromarketing araştırmalarında kullanılan‘eye tracking’ ‘voice analysis’ (ses analizi), ‘facial decoding’(ifade çözümleme), EEG (elektroensalogra) ve MRI gibi yöntemler var”  Yeri gelmişken bu yöntemlerden de biraz bahsedelim. “Eye tracking” ile başlayalım. Bu yöntem göz bebeği hareketlerinin hassas bir şekilde ölçülerek nicel olarak raporlanmasıyla uygulanır. Burada amaç, müşterilerin alışveriş esnasında ürünlere bakarken veya reklam izlerken tam olarak nereye odaklandığını saptamaktır. Bir diğer önemli yöntem ise hissedilen her duygunun beyindeki bazı nöronları harekete geçirerek elektrik akımı oluşturduğu esasına dayanan EEGdir. Bu akımlar kişinin başına yerleştirilen elektrotlarla ölçülür ve elde edilen verilerle hangi duygunun beynin hangi bölümünü harekete geçirdiği tespit edilir. Günümüzün en ileri beyin tarayıcısı olarak kabul edilen fMRI (fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme) ise beynin bir uyarana verdiği tepkinin ardından başlayan kan akışını izlemeye dayanır. Bu yöntemin ortaya çıkardığı sonuca göre, beyin kararı vücudu harekete geçirmeden 7 saniye önce alır. Bu şekilde beynin bilgisayar ekranındaki faaliyeti incelenerek deneğin bir sonraki adımı öngörülebili